11 Aralık 2009 Cuma

ara...

...hayatın içerisindeki zincirleme bağımlı - bağımsızlıkların en mantıksız olanını aşacağım. 156 gün sonra ne bekliyor bilmiyorum. öptüm sözcüklerinden, gözlerinden, yüklemlerinden. tüm yaşanılanları yüklediğin zamanlarda dahi, kaldığın o sesizlik ile sevgiler benim minik ruh kevaşem. dinlemeyeceksin bazen kendinden yoksun sesleri. kulak asma mesnetsizliklere kısa bir gül kokusu vedalar bebeğim. hoşçakal 156 günlük süreçte.

bir şehir sana ağlıyor,
bir tek gözyaşına…
bu ölümler,
isyan, sitem
kime?
vay be!
''sende mi brütüs?"
bir can gitti.
sus...
oyun bitti
.
.
.
Şiir: Selçuk Avcı

9 Aralık 2009 Çarşamba

Ruhun Pornografisi

kız arkadaş,
çıplak aşığı ile
herkesin yanında
coşarak oynar.
düğün bayram et,
vücut pornografisi!
ama ruhun pornografisi de var.

kimi zaman bir konferansta
konuşan sanatta,
bir kadın aşçı kadar
güçlü olan biri
dinleyenlerin önünde sergileyecek
kendi ruhunun pornografisini.

picasso' da
her şey açık değildir
kendisine, stravinski işitim,
ahlaksızlığıdır oysa.
böyle birisinden utanırdı
her hangi bir parisli yosma.

dansözü çırılçıplak soydukları zaman
utanıyorum onu gönderenler adına,
arkadaşım kaldırımdakilerle olduğu zaman
utanıyorum onun adına da...

dert küpü olduğu zaman senin vatanın
o yeraltı milyonerleri
açığa vuruyorlar elmas takıları
ve fok kürkleriyle
kendi ruhlarının pornografisini.

yazıyorlar bir yabancı eliyle
sevdikleri dost hakkındaki yazıyı,
ama ruhun pornografisi olarak
asılı duruyor
yazının altında
onun imzası.

salon toplantısında
ayıplandığı zaman eşini aldatan koca
mahrem ayrıntılar istenerek,
bağırıp çağırır ruhun pornografisi orda.

siz nasıl cüret ediyorsunuz buna,nasıl.
biz ne kadar sık kalkışmaktayız sizinle
her ışığın altında bakmaya
bu bir giz iken
iki kişi için de...

pek doğal,beraber yatmaya değmezdi belki...
fakat anahtar deliğindeki
çıplak göz bakarken
çok daha ahlaksızdır
sizde gördüğü
şeylerden...

damga vurun ekrandaki striptizlere,
sarın venüs' lerin karınlarını, en iyisi.
ruh nasıl olsa da esas budur.
yitip gitsin ruhun
pornografisi.

Andrey A. Voznesenski / 1974

3 Aralık 2009 Perşembe

Masquerade(Maskeli Balo)




Maskeli Balo: Hayatımızın tasviridir bu balo....

Gerçekleştiği Yer: Bizlerin sürdüğü yaşamında sistemin dayatmalarıyla, geçip giden kendi hayatlarımız...

Oyuncular: Sen, ben, o, bu...

Konu: İnsanoğlunun bireysel hayatının toplumsallık ile mekanikleşmesi sonucu sürdüğü hayatın, güzel bir tasviridir Maskeli Balo kısa filmi. Tıpkı Samsa' nın hislerini zihnimize çizen Kafka' nın o eşsiz anlatımında olduğu gibi, kendi yaşamımızın varlığını sorgulatıyor aslında. Yada daha açık bir ifadeyle varolamadığı sürecini.

Gün geçtikçe kendi yaşamlarımızın rutinliğinde, bu mekanik sistemin ara ya da sabit elemanı olduğumuz için her daim bir mutsuzluk, şiddet, kavga, hınç, öfke ve ötekileşmek gibi unsurlar mevcut bizlerde.

Kılıflarımız altında, reformize etmeye çalıştığımız sistemin, giderek içine gömülüyoruz. Kurtulabilmek kolaydır. Sadece yapılacak eylem öncelikle bireysel özgürlüğümüzün kazanılma sürecini cesaretle gerçekleştirmek.
Ortala