24 Eylül 2010 Cuma

üstel yapaylıklar

biz kaderimizi, topuklar altından sıyırarak gökyüzüne arş ettiren acayip yaratıklarız. düşüncelerimiz körelmiş ve git gide yok ediyoruz dünyayı. ölmeli düşünmeyen insan. evet. yarattıklarımızın kölesi, yarattıklarımız kulu varlıklarız. biat etmeyi seviyoruz. köşeye sıkıştığımızda arkasına sığınmak için birçok sebep bulabiliyoruz. bu korkuları yaratmışız. çünkü yüklediğimiz farazi imitasyon ilahelerimiz sesizce herşeyi üstleniyor ya da bize direnç göstermeden herşeyi kabul ediyor. 

dogmaların batısında mekanikleşen insan profili. doğunu unutursan köleleşirsin, köle kalırsın.

16 Eylül 2010 Perşembe

siste

cenazemin marş sesleri doğanın tınısı olsun...

insanlardan uzak, bedenimi yağmurlar yıkasın.

sessizlik ölüm değildir.

10 Eylül 2010 Cuma

israfil senfonisi

yaşamınızdaki deneyimleriniz adımlarınızın yere vurduğundaki çıkarttığı tonu belirler. bu deneyimleri belirli süzgeçlerden geçirerek, payelerle oluşturanlar, genellikle oturaklı ve hayatı geriden izleyen kişilerdir. bu kişiler maalesef toplumun genelinde bulunmazlar. onlar, genel bir şizofreni bataklığında çırpına dururken sadece diğerlerinin oluşturduğu dalgayla, dibe doğru sessizce sürüklenirler.

bunun sebebi ise toplumsallık.

dayatılan uygulanması beis olan davranış ise, genel doğrudur sanrısıdır(!)

toplum olma ihtiyacı, yalnız kalma korkusuyla insanların, bünyesinde güdülenmiş bir şeydir. hiyerarşide bu bünyeyi sağlamlaştıran en temel afyondur. sineklerin tanrısı kitabı ya da filmini izleyenler aslında buradan çıkartmak istediğimi az-buçuk anlayacaklardır.

....

yaşam koşullarının getirdiği hiyerarşi basamaklarında, sert topuk darbeleriyle hızlıca ilerleyen şizofren kişiler tehlikelidir. bunlar toplumun afyonunun dozuna katalizör etkisi yaparak, hiyerarşiye destek olurlar. toplumsal çürümenin en belirgin etmenleri arasındaki argümanlar ise şunlardır: " ...yalan, dedikodu, ikiyüzlülük, eziklik ile kişide oluşan yapay faşistlik, tahakküm etme ihtiyacı ile oluşan şizofren kişilik...." ... gibi etmenler bizim en temel medeniyetsizleşme ürünleridir.

çürüyor ve git gide boktan bir hal alıyoruz. yaptığımız ise kollarımızı açarak kendi merkezimiz etrafında dönüyor, parmak uçlarımızın izdüşümünde çizdiğimiz dünyamızın sınırlarında sadece ve sadece: " ...bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın"...diyoruz.

toplumsal sessizlik bu topukların, dişillere veya erillere bırakılması sonucu arafta durup, kimsenin sorgulayamaması sonucu süreğen bir israfil senfonisidir.

anlayana.

- israfil' in senfonisine kulaklarını tıkayan araftakiler, kerberos'un dişlerinde paramparça olun.