20 Nisan 2012 Cuma

suskunluk, köleliğin prangasıdır!

kör bir duvar,


üzerinde kuş tünemeyen hayatın içerisinde kaybolan çığlıklarımızın, birbirine değmediği bir yaşam....
kule diplerinde çektiğimiz şarap şiselerinin dibi kadar küçük dünyamız. taze yarılmış, kıpkırmızı nar taneleri gibi annelerimizin etekleri içerisinden merhaba dediğimiz dünyaya, herşeye karşı köreliyoruz.


sönük bir harın üzerinden geçirdiğimiz ellerimize değen, o sımsıcacık hatıralar ne de güzel zihnimizi besliyor. yüzümüzde aktifleşen kasların arasında gözlerimiz kapalı bir halde gülümsüyoruz, doğa ile kopmamış hayattaki bir insan gibi. ve bir ses müdahale ediyor şuurumuza...

ayakta mı uyuyorsun lan!

...diyerek.

sonuç dünyanın içerisindeyiz.


kirletilmiş, insanların aşama aşama doğadan kopmasına tanıklık etmiş. kendi kendilerini yönetme uğruna doğaya da tecavüz etmiş bir nesiliz. birbirimize karşı herhangi bir sevgimiz olmadığı gibi, doğanın her bir kademesinde körleşiyoruz... asosyal bir yaşam ile endüstriyel metaların translığında şuurumuz çölleşiyor. tek renk, tek dil, tek ruh üçlemesinde sınırlandırılıyoruz. ismini terimsel fahişelikle süslendiriyorlar. ve bizde sessiz kalıyoruz. lal olmuş dilimizin sağnak acısını duyamıyoruz. mevlana'nın dediği gibi kalbimiz deniz, dilimiz kıyıdır...ama kirletilmiş, içerisindeki tüm canlılığı yok edilmiş, militarist, teokratik ve bireyin yaşam hakkının elinden alındığı bir toplumun sadık köpekleriyiz bizler.



emir geliyor ordan burdan, dalga geçiyorlar bizlerle. halkına takla attırıp, yedi göbek ileride doğacak nesillerini bile borçlandırıyor bu canavarlar. görmüyoruz. kör olmaktan, vurdumduymazlıktan başka bir şey bu. nasıl bir temanın içerisinde cümle olmuşuz, belirsiz. bir hiçliğin garip trajedisinden başka bir şey değil yönelimsel yönetim.

korku işte burda başlıyor.



suskunluk, köleliğin prangasıdır!

6 Nisan 2012 Cuma

who are the behinde the walls son of the bitches

işkencenin kaçıncı yıl dönümüdür...

tarifi olmayacak bir düşünce bu. toplum, ahlak, din, para... insan yaşamının formülüzasyonu. temel öğeler sikişmenin metabolizması ile eritilir insan zihninde. direnç, ergitilerek formülize edilir ve seyreltilir hayat. herkes bir turşu bidonu içerisindeki gibi aaynı kokuya ve tada sahiptir. damak artık ekşimiş baskılara bile biat kültüründen karşı çıkamamakta. gitgide ayrışıyoruz. sınıflara bölünüp, zamanın aynı noktasında, farklı devirleri yaşadığımızı zannediyoruz. çok yumuşak bir transkilizan bu. televizyon ve popüler kültürün kondomu olmuş, hayata girip çıkıyoruz. görevimizin hala neyi addedtiğini bilemeyecek kadar koyun sürüleriyiz. kabullenmemek garip bir mübağala....

iyi uykular....

Fucked the All...