toplum zıvanadan çıkmış. cinayet cinayeti kovalıyor. akıl susmuş ve mefhumlar cehennem!
bir raks içinde tepinip duruyor. sloganlar yönetiyor insanları. ideolojiler yol gösteren birer harita değil, idrâke giydirilen deli gömlekleri. aydın dilini yutmuş; namlular konuşuyor. bir kıyametin arifesinde miyiz acaba?
dünyayı şeytan mı yönetiyor?
düzeni büyücüler mi bozdu?
tarihlerin tanımadığı bir tahrip cinneti karşısındayız. sosyal bir kuduz veya kanser. bu sinsi, bu kancık, bu sürekli boğazlaşmaya anarşi demek hata. anarşi saman alevi gibi yanıp söner. her ülkede, her çağda, her düzende belirebilir: fitne, fesat, kargaşa.
anarşizm desek düpe düz münasebetsizlik.
anarşizm, bir dünya görüşüdür. tutarlı bir felsefesi, gözüpek havarileri, ölümle alay eden kahramanları vardır. anarşizm, hürriyet aşkıdır; insanın asaletine ve yüceliğine inanıştır; tek kusuru hiçbir zaman gerçekleşmemiş ve gerçekleşemiyecek olması. anarşizm avrupa' nın rezil ve yalancı medeniyetini yok edip bahtiyar bir çağın yaratıcısı olmak hülyâsıdır.
nihilizm?
nihilizm, anarşizm' in çarlar rusya' sında aldığı isim.
batı, bizim yaşadığımız faciaya şahit olmamış ama başlayacak diye tir tir titrediği bu felâketin adını koymuştur: anomi. anomi: şuursuzluk. anomi, bütün değerlerin tepetaklak olması, çürüyüş, çöküş...
aydının görevi: karanlıkları aydınlatmak. yazık ki o da kasırganın içinde. sokaklarda kardeşleri, çocukları boğazlaşırken soğukkanlılığını nasıl koruyabilir!
evet, ama görev görevdir. önce kafalardaki keşmekeşi dağıtmağa; metafizik birer orospu olup çıkan kaypak, hain, aldatıcı mefhumlara ışık tutmağa çalışalım. bu araştırma zifiri bir karanlıkta çakılan kibrit...
evet, ama görev görevdir. önce kafalardaki keşmekeşi dağıtmağa; metafizik birer orospu olup çıkan kaypak, hain, aldatıcı mefhumlara ışık tutmağa çalışalım. bu araştırma zifiri bir karanlıkta çakılan kibrit...
kuledeki nöbetçinin feryadı:
şeytan' ın gücüne inanmak lazım. gördüklerimizi şeytan' ın işi diye vasıflandırmaktan başka çıkar yol yok. mavera inancını yıktı şeytan. insanları kibirlerinden yakaladı. tanrı' dan ne farkımız var demeye başladılar. ve şeytan içimizde uyuklayan aşağılık insiyakları şahlandırdı: "hırs, tama'ı, altın aşkı." bu insiyakların doludizgin at koşturacakları bir iktisat düzeni ilham etti: kapitalist ekonomi.
...bir facianın kronolojisini çiziyor meriç. yaşamımız git gide metalaşıyor. birbirmize pragmatist ilişkiler ile yaklaşıyoruz. insan kendi doğasına zarar veren yegane düşüncesiz canlı. bunun temelindeki olgu ise doyumsuzluk. bedenindeki doyuramadığı o sapık azgınlık'ı, sosyal yaşamına yansıttığından bu duruma geldik. güç ve iktidar çatışkısı.
foucault'u dinlerken: cinsellik ve cinsiyet konusunda burjuvazi kendini önceleri görkemli bir bedenle, itibarlı bir hakikate adamış olsa bile daha sonra bunları toplumun geri kalan kesimlerine sıradan bir hakikat ve alın yazısı olarak kaktırmıştır. bu simülark burjuvazinin teni üzerinden, muhtemelen cildini de eriterek akıp gitmiştir. bu yeni sarmal ya da cinsellik simülasyonu. bu, birincisinin yerini almış olan yeni cinsel gerçeklik, yitirilmiş gönderenler sistemi* (*muhtemelen pornonun varlık nedeni tam tersine o grotesk hipergerçekliği sayesinde, bir anlamda, gerçek cinselliğin hala yaşadığını kanıtlayabilmek amacıyla bu yitirilmiş referans sistemlerinin yeniden harekete geçmesini sağlamaktır.) -gerçekte belli bir biçime sokulmuş olan, bilinçaltı adlı mitin uyumlu görüntüsünden başka bir şey değildir. ne kadar da büyüleyicidir.
sonuç olarak. bugün insan yarattığının kölesi olmayı çok iyi başarabiliyor. ölümler kölelikle başlıyor. ve milyonlarca postmodern köle doğuyor bu kapitalist sistemde.işte böyle bir köle
padişah' ın kölesidir
tilkiden kurnazlığını çalmış
maymundan oyunculuğunu aşırmış
köpekten kuyruk sallamayı öğrenmiş
kediden yaltaklanmayı
yılandan soğukluğu çekip almış
kargadan leş yemeyi kaldırmış
sinekten pis olmayı
işte böyle bir köle
padişah' ın kölesi
kötünün kötüsü
bir köle
kaynaklar: bir facianın hikayesi - cemil meriç / foucault' yu unutmak - jean baudrillard / destanlar - afşar timuçin