11 Ekim 2007 Perşembe

Kezbanlar Semaya Yükselmesin Artık!

Eşsizdi ve kirlenmemişlerdi çarşaflar artık o gece. Önüne serip onun üzerinde nasıl bir dünyada olduğunu pis bir gülümseme ile anlatıyordu adeta yüzündeki kazınmış o sırıtış ile ağa. Önüne yüreğine alıcı olup olmadığını kabullenmesini sorgulaması için gözleriyle onu taciz etti ağası. Ürkek bir kuş gibi titriyordu bedeni, tıpkı kabuslarından kalktığı gibi kurtulmak istiyordu burdan ceylan gözlü. Ne acıydı daha 16 yaşındaydı ve köyün ağasına satılmıştı güzeller güzeli Kezban. Daha elini sürmeye bile kıyımadığı o güzelim yüzüne, annesinin her sabah özen ile tarayıp ördüğü ince ipek misali saçlarına bir başkası sahip olacaktı "Ailesinin maddiyatsızlığı, ağanın sapık kişiliği için".

Işıldayan gözlerinden güneş akardı her sabah, ailesi ile bir parça kuru ekmeği 4 kişi paylaştıkları kahvaltı sofrasında mutluydu kezban. Kendilerine ait iki kuzuyu dolaştırırken köylerinin tepelerindeki bozkırlarda neşe dolu trküler söylerdi, ve toprak onun türküleri ile canlanır, onun ayaklarını üzerinden çekmesi ile kapanırdı dünyaya. Kuşlar saçları yere değmesin diye gagaları ile onları kaldırırdı. Güneş onu bunaltmasın diye sıcaklığı ile, bulutlar peşinden yarışa girerdi kezbanın çocukluğu boyunca ve satılana dek.

Onu köyün bozkırlarında gözüne kestiren köyün ağasına göre olgunlaşmıştı kezban. Serpilmiş göğüsleri belirginleşmiş ve vücudu dolgunlaşmıştı. O civarın hatta evrenin en güzeli kızıydı belki de kezban aslında. İşte bu yüzden ailesinden ve tabiatından kopardılar kezbanı. Tıpkı bir ham maddedeyi yerinden söken ve ihtiyaçlarımızı karşılayacağiz diye hergün doğayı tüketen bizler gibi kezbanı da tüketeceklerdi insanoğlu insanlar.

Ve kezban gitti. Ayrıldı evinden, artık evindeki tarhana çorbası kekik kokmuyordu, nane kokusu yükselmiyordu. Kuşlar bozkırlara uğramaz olmuştu, güneşin sıcaklığı fıratı kurutuyordu, tıpkı kezbanı gün be gün kuruttukları gibi. Başaklar bitmiyordu tarlalarda, farklı bir boyuta geçmiş gibiydi köy. Doğa kezbanın türküsünü duymadığı için yeşertmiyordu hiçbirşey üzerinde toprak ile beraber. Herkeste bir huzursuzluk başlamıştı artık parası olan ailesine yetmiyordu birden fazla ekmek, ev, toprak.

Annesinin ağıtı yükseldi bir gece. Rüyasında baran olmuş akıyordu toprağa kezban ve yüzünü çevirmişti babasına, ağabeyine ama bir tek annesine bakıyordu, gözünün kenarında barındırdığı çiğ damlası misali gözyaşı ile. Ve ertesi gün ana feryadı yükseldi evlerinde. Kezban yağmurun uzunca bir aradan sonra geldiği gün yok olmuştu. Semadan yıldızlar o gece farklı parladı ailesinin evlerinin üzerinde. Kara bağlanmış yüreğine düşen acı ile anne dışardan gelen sesi duyunca koştuğunda yalnızlığı, acıyı, pişmanlığı, yitirilmişliği tatmıştı kezbanın yok oluşu ile. Ama ayağının dibinde biten ufak bir dört yaprak yoncanın üzerinde oluşan kırağının içerisinden gözüken semada, kezban ona gülümsüyordu. Ve rüzgar onun için sakladığı kezbanın sesini bedenine doladı "Üzülme ana ben senin çiğ tanendim yaşadığımda, her gece semadan ineceğim bu yoncanın üzerine bir daha kimse tarafından kirletilmemek için sadece sana ait olarak" acı bir tebessüm ile anası anladı hatasını. Beyaz çarşafların içerisinde görmeyi kabullenmemişti. Ve kezbanı ağaya satan babası ve ağabeyine darılmıştı güzeller güzeli. Sadece satılmasını istemeyen annesinin rüyasına girmişti intihar ettiği gece kezban. Neden mi intihar etmişti kezban "kirletmemeleri için onu sapkınlıklarına kurban insanlar" semaya yükselmişti ve ömrü boyunca hergece o dört yapraklı yoncanın üzerinde anasına semadan gülümsedi güzeller güzeli kezban öldükten sonra.

LiberterKedi

Biz

Çocuksu susuzluğum ile sürekli sana ve sevgine susardım, ilk tanıştığımız günlerde. Asla doyamadiğim gözlerindeki hayatımın ne kadarda boş olduğunu anlatamazdım sana kelimelerim içerisinde kullandığım sözcüklerim ile.Rüyamda sana benzeyen ve öpücüklerinden birini kondurup giden o perinin kulağıma fısıldadığı tek şey neydi biliyormusun "N'olur öyle hiç birşey yokmuş veya yaşanmamış gibi bakma bana" dedi en son. Çünkü bir matematik denklemi gibi ben+sen = biz yada ben/sen=biz veya sen - ben= biz buda yetmezse sen*ben=bizdik sevgilim ama anlamadın beni sen hayatımızda.Ve ben sana diyorum ki sen görmesende biziz artık bende sende.2 kişilik hayatımızda tek bir düşüncede birliktelik ile.

Örnek isterdin hep al işte sana kısa bir kesit ; daha birkaç dakika önce, gözlerimde varliğinla alevlenen kör bir alev gibi bütün vucuduma nüfuz ettin hergün yeniden palazlanan.Ve sensizlik ise bende adeta yasam sevincimi yokeden bir işkence olsa da, kavuşacağımız günü sabırsızlıkla boyun eğmis, donuk ve daha simdiden hasretinle kavrulmus bir karanligin içinde kavrularak bekliyorum...

Ve biziz sende,bende,bizde sevgilim

LiberterKedi

9 Ekim 2007 Salı

Dante Alighieri



Mayıs 1265’de Floransa'da doğan İtalyan yazar Dante Alighieri, 26 Mart 1266’da Durante adıyla vaftiz edildi. 1274’de “Yeni Hayat” ve “İlahi Komedya”da ölümsüzleştireceği Beatrice'yi ilk kez gördü. Asıl adı Bice di Folco Portinari olan Beatrice, daha sonra Simone de' Bardi'yle evlendi ve 1290 yılında öldü.1983 yilinda babasının ölümünden bir yıl sonra, Floransa'nın önde gelen aşk şairlerinden biri olarak üne kavuştu ve şair Guido Cavalcanti'yle yazışmaya başladı. 1285 yılında evlendiği Gemma Donati’den, iki yıl sonra Pietro adında bir çocuk sahibi oldu. 1289 yılında Campaldino Savaşı'nda, Floransalı Guelfoların safında Ghibellinoların şehri Arezzo'ya karşı savaşan Dante, savaştan üç yıl sonra, “Vita nuova” [Yeni Hayat] adlı yapıtını yazdı. Yeni Hayat, Dante'nin 31 şiirini, bu şiirlerin hangi vesilelerle yazıldığına ilişkin açıklamalarını ve şiirlerin yapısal çözümlemelerini içeren bir düzyazı - şiir çalışmasıdır.

Daha sonra yoğun felsefe çalışmalarına başlayan şair, felsefi konularda şiirler yazmayı da sürdürür bu arada. 1295 yılında Hekim ve Eczacılar Locası’na üye oldu ve Floransa’ nın siyasal yaşamına katıldı. Bu tarihten sonra çeşitli meclislerde görev alan Dante, bu beş yıllık süreç sonucunda altı lonca başkanından biri sıfatıyla Floransa’nın yönetimine seçildi. 1295’ de Beyazlar ve Siyahlar olarak ikiye bölünen Guelfolar yüzünden, Floransa’ da siyasal uzlaşmayı sağlamak amacıyla, Papa’ ya gönderilen üç kişilik kurulun üyesi olarak şehirden uzaklaştığında, önderleri bir süre önce sürgüne gönderilmiş olan Siyah Guelfo grubu iktidarı ele geçirdi. 27 Ocak 1302’de para cezasına çarptırılan ve kamu görevinden men edilen yazar, düzmece bir yolsuzlukla suçlandı ve Toscana bölgesine girmesi yasaklandı. 10 Mart’ta ceza onaylandı ve yakalanması halinde yakılarak idam edilecekti. 2 yıl sonra, mücadelesini tek başına sürdürmeye karar veren Dante, Beyaz Guelfo grubundan sürgün arkadaşlarıyla bağlarını kopardı ve sonraki yıllarda bütün İtalya’ yı kapsayan gezilere çıktı. 1304-1308 yılları arasında De vulgari eloquentia [Halkdilinde Belagat] ile Convivio [Şölen] adlı yapıtlarını yazdı. Bu yapıtlardan ilki, dil ve şiir üzerine görüşlerini; ikincisi ise felsefe üzerine düşüncelerini ve felsefi bir bakış açısıyla şiirlerine ilişkin yorumlarını içerir. Dört kitaptan oluşan ve felsefî, siyasî ve ahlâkî konuları içeren Convivio adlı eserinin ikinci kitabı da astronomi ile ilgilidir aynı zamanda. İki yapıt da tamamlanmamıştır.

Bu yapıtlarının hemen ardından 1308’de “Divina Commedia”yı [İlahi Komedya] yazmaya başladı ve ölümünden kısa bir süre öncesine kadar bu yapıt üzerinde çalıştı. Özgün adı Comedia [Komedya] olan bu yapıta “ilahi” nitelemesi sonradan, Rönesans döneminde eklenmiştir. İtalyanca yazılan İlahi Komedya, karşılıksız aşkı Beatrice için yazılan bu destan hem aşkı ve insanı, hem geçmişi, hem kendi güncelliğini anlatıyor, geleceğe uzanan bir sentez oluşturuyordu. Aynı zamanda İlahi Komedya ile Convivio'da astronomi ve kozmolojiye ilişkin görüşlere de rastlanmaktadır.

İlâhi Komedya, Dante'nin Cehennem, Araf ve Cennet'e yaptığı hayali bir seyahatin öyküsüdür ve burada sunduğu Evren Dizgesi tamamen Batlamyus Dizgesi'ne dayanmaktadır. Dante' ye göre, Yer Evren' in merkezindedir ve hareketsizdir. Yer' in etrafında sırasıyla, Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter ve Satürn'ün küreleri bulunur. Satürn küresinden sonra, sabit yıldızlar küresi ve ondan sonra da İlk Hareket Ettirici Küre gelir. Onuncu küre ise, En Yüksek Küre, yani Tanrının Evi'dir. Küreler, Meleklerin yardımı ile hareket eder. Dante, Aristoteles'in etkisi ile Ortakmerkezli Küreler Dizgesi'ni benimsemiş, dışmerkezli kürelerin olmadığını savunmuştur.

İlahi Komedya’dan sonra 1314’de Monarchia'yı [Monarşi] yazan Dante, yönetim biçimini konu aldığı bu yapıtında, papalık-imparatorluk şeklindeki iktidar parçalanmasına karşı tek bir hükümdarın egemenliğini savundu. 1315 Haziran ayında Floransalı sürgünlere suçlarını kabul etmeleri halinde affedilecekleri bildirildi fakat bu öneriyi kabul etmeyen Dante'nin sürgün cezası yeniden onaylandı ve çocukları da ceza kapsamına alındı. Şair, son yıllarını Verona'da Can Grande della Scala'nın ve Ravenna'da Guido Novello da Polenta'nın saraylarında geçirdi. Quaestio de aqua et terra [Su ve Toprak Sorunu]ile Egloge [Eklogalar] adlı yapıtlarını yazdıktan bir sene sonra, 1321 yılında Ravenna’da öldü.

LiberterKedi

Özgür Olmak

Hiyerarsi sağlamak isteyenlerin dünyasinda,göremeyecekleri bir sey "Özgür Olmak"olabilmek herzaman heryerde imkansizdir...

LiberterKedi

Apoletçi Yönetilmişler

Apoletlerini kuşanmışlar tepelerine, görevlendirildikleri kapının önündeki yolda ileriye adım atmaya çalışanlara diş bileyliyorlar. Havlama seslerinin yayılması ile ürküteceklerini sandıkları insanları bilmezler ki daha da fişeklediklerini bu önyargılı, tabuların arasında sıkışmış mumyalar.

Ben severim yönlenmeyi kabullenmeyeni. Üzerine giydirdiği kendi kişiliğini ve savundukları ile getirdiği fikir yanlışta olsa, hayatımızın içerisinde bulunduğumuz savaşta hep bir başına omuzumuzun dibinde durmaktadır korkusuzca, size destek olarak...

Kişiliksizlerin ve yönetme arzusu güdenler.Sırma apoletleri olmasada yaşamlarında, birden değişirler sanal ortamda elde ettikleri güç karşısında.

Acaba neden?

LiberterKedi