15 Ağustos 2007 Çarşamba

Anlamak!



İnsanoğlu dünya'ya ilk geldiği andan itibaren kafasında türlü türlü tilkiler dolaşır. Sürekli ne olduğunu anlamaya çalışır hayatın ve hayatının ontolojisini betimlemeye çalışır,bir mana yüklemeye uğraşir hayatına,kafasında ona dair oluşturduğu sorular ile. Peşinden gider - gelir ve herşeyi sorgulama arzusu ile bebeklikten başlayan bir sorun yumağı haline gelir insanoğlu. Hayata karşı kuralsızca doğar, yönlendirilmeleri kabullenmesede, kimi zaman ebeveyn tokadı, kimi zaman toplumsal kuralların getirdiği yönlendirilmiş yönetilme gerekliliği ile,bir linçe maruz kalır. Kimi zaman horlanır, kimi zaman anlaşılmadan dışlanır, yargılanır neden?Tutunamayan, asosyal, toplumdışı kalmış bireyler olarak nitelendirilir böyle yapmaya, sorguları peşine takılmış, sorunlarını çözümleyici bir üslüp ile uğraşı haline getirmiş bireyler.Edebiyat, felsefe, sanat alanına sıkıştırmışlardır kendilerini.Bu kişiler kimi zaman perdenin arkasındaki bir seyirci, kimi zaman sürekli o, bu, şu demeksizin herkes ile sohbet ederek sokaktaki herkesi dinleyen ve burdan yola çıkarak çeşitli ideleri üreten bir filozof edasıyla yada gördüğü,yaşadıkları ve öğrendiklerini kelimeleri kullanarak yazdığı yazılara gizlerler "Hayatı ve hayata Dair anlamlandırdıklarını". Fakat hiç bir zaman popülariteye hayranlık duymazlar, dışlanmışlık yada hor görülme güdüsü ile yönlendirlmekten sıyırılmayı başarabilen,biyolojik enerjisi yüksek insanlardır.F.W.Nietzsche'nin söylemi ile aslında "Üstün İnsanlardır"tarihsel süreç içerisinde bu insanlar sürekli varolmuş ve varolmaya devam edecektir.Kimi zaman kuytu,karanlık kendi köşesinde,kimi zaman meydanlarda,kimi zaman bir derginin en gözden kaçan kısmına atılmış olsalarda yada tercihleri bu yönde olsada.Onlar biliyorlar ki karmaşanın,kaosun hakim olduğu dünyayı sorgulayan herkes onları bulacaktır.



Bu kişiler yaratmak için yada yaratılanı anlamak için sorar. Hatta zaman gelir yaratanıda sorgular, bir çok birey tarafından bu durum önyargılı bir vaziyetle karşılansada, kimisi bunu yapar ama kimisi çıkar anlamadan, dinlemeden ve onun ne bilmek istediğini yada nereye varmak istediğini anlamadan katletmeye, horlamaya, linç etmeye kalkar. Sorular ve sorunlar tarihin her anında olmuştur, olacaktır. Çünkü öğrenmek, öğrenilmesi gerekenler tüketilemez. İşte menşeiide burdan kaynaklanır soruların oluşmasına dair insan zihninde. Fakat yanlış olsada sürekli düşünen kişi bir elbombasıdır kapitalist toplumlarda, ve diğer bireyler için tehlike arzeder. Bunun için maşalar kazmaları tarafından devreye sokulurlar, soruların önüne sorun yaratarak geçmeleri için. Ama hiçbiri farkında olamaz, maşalar hep yönetir kazmalar ise hep el değiştirir. Zamanda böyledir hep kılıf değiştirir hayat açısından.



En doğrusu bir yanlış yapılıyorsa, bunu analitik çözüme dayalı bir üslup ile yaklaştığınızda faydalı olabiliriz o kişi için tutunamayanın yanlışını düzeltebilmek için, o kişiyi hor görerek, yargılayarak değil önyargılarınızdan sıyrılarak ve çözümleyici olmalısınız onlarla iletişim kurarken. Kişiye iletişim sırasında analitik bir çözüm ile yaklaşarak giderseniz,belirli bir noktaya gelebelir sizde geliştirebilirsiniz kendinizi. Kendinizin sürekli öğrenmeye ihtiyaç duymasının sebebi için elimize geçen en somut kanıt "bireysel biyolojik enerjimizdir".



Ne mi biyolojik enerjimiz, bizi birey olmamızı sağlayan ve insana özgü bir töz dür. O olmadan bizler yaşamsal anlamda bir hiç oluruz. Burdan yola çıkarak biyolojik enerjimizi nasıl kullanırsak bizde o şekilde gelişiriz. Metafizikten uzak Felsefe'cilerin bir çoğu bunu görmüş ve yola burdan çıkmışlar.Buna bağlı olarak hayatı anlama gereği uyanınca bünyelerinde, enerjilerine yoğunlaşarak sorgulama açlığını hep beyinlerinde büyüterek ve ilerleterek sınırlarını kaldırmışlardır. Ve bunun dışındakiler, yanitoplumsal kurallara bağlı kalarak sorgucuların vardığı noktaları anlamadıkları halde yıkmaya çalışanlar ise tıpkı Nietzsche'nin dediği gibi "yaratıcı yıkıcılık" halini aldıklarını zannedip sürekli eleştiriye dayalı bir üslüp ile önlemeye çalışmışlardır bu sorgulayıcı düşünce sistemini. İnsanın doğasından gelen bir özelliktir bu, anlamadığını yadırgamak ve bilmediğini eleştirmeyi benimsemek (ama günümüzde hat safhada). Bunu değiştirmeli devinimi kabullenmeliyiz, toplum olarak ilerlemek için .Sebeb ne mi anlamak için çünkü hatalarımız bize dönecektir er yada geç,bizim tasarımımız olarak bizi de dolayacaktır, bir boğa yılanı gibi sıkacaktır ama sesimizi çıkaramayacağimiz bir konuma getirmiştir bizi o an.Bizim düşüncelerimizin meyvesi olarak, zevk ile yediğimiz acı ile kusacağimiz bir gerçek olduğunu göremediğimiz için; insanoğlu, sürekli olarak bir şeyleri yıkarak, yok ederek yeniyi yaratmaktadır işte bu şekilde. Böyle yaptığında kötüdür. Çözümleyici bir yaklaşım ile sorunu anlamaya çalışmak ise herzaman doğruyu yaklaştırmıştır tarih boyunca. Buna en güzel tanımlamayı ise Khun'un "Paradigma" görüşünü gösterebiliriz.NEdir paradigma "Zihin Haritasıdır İnsanın"ama maalesef günümüz toplumundada değişmeyen sınırları içerisinde yetinmeyi tercih eden bir olgu halini almıştır paradigma. Paradigmalar aslında değiştirile bilinir başka bir söylem ile değişmese bile geliştirilmelidir. Bu anlamda, yaratıcı yıkıcılık devreye girer. Yaşam enerjisinin ortaya çıkışıdır aslında paradigma. Doğru görüneni tamamen yıkmak yada eskiyi tam anlamıyla yıkmadan da yeniyi yaratabilmek. Hatta ordaki hatalardan pay çıkararak yeniyi daha sağlam temellere dayalı,doğruya yakını bulabiliriz bu şekilde. Ama unutmamalıyız ki karsilastiginiz sorunlari, o sorunlari yarattiginiz düsünce segmentlerinde kalarak çözemeyiz. Tekil değil tümel bir gelişim süreci içerisinde hareket etmeliyiz.Dünyanın hangi yerinde olursak olalım bu şekilde elde ettiğimiz doğruyu anlamak yada söyleneni doğru bir şekilde algılamak için elde ettiğimiz veriler statik bir şekilde kalmayıp,dinamik bir şekilde yaşamda ilerlememize yardım edecektir. Elde ettiklerimiz global bir hal alacak ve yayılacaktır. Toplumsal bunalımlardan kaçmak yerine o bunalımları yenerek, sorunları analitik bir mantık içerisinde modernize ederek geliştirilebilinir olduğunu anlayacağiz bu şekilde. :(




LiberterKedi

Hiç yorum yok: