1 Ağustos 2008 Cuma

Neden/Nasıl Sorunsalına Dair İnsan ...

Aradığınızı bulamamanın sıkıntısı ile sürekli belirlemeye çalıştığınız nedenlere dair...

Ünlü düşünürün dediği gibi "Nedeni olan nasıla katlanır."

İnsanoğlu bunalıma girmek için hep bir neden bulmuştur. Yaşamı boyunca, sürekli sıkılmış, sürekli kendini soyutlaştırmış, devamlı bir şekilde hep kendince nedenler oluşturmuştur. Bu belki de insanın tasarımcı boyutunu yansıtıyor aslında. Psikolojik ve sosyolojik dengelerin incelenmesiyle, toplum içerisinde oluşan buhranlar ile bireyin kendisinde sahip olmadığı halde, mevcut hale gelen kişilik bozuklukları bunu örneklendirebilir.

Bu insanlık tarihinin en ciddi hastalığına sahip bireyler, yalnız kaldığı zamanlarda aklının raflarını hızlıca karıştırırlar. Nedenler yaratır, yalnızlığa sahip beyin kabuğundan hızlıca, hipotalamusuna kadar iner ve düşünür - Acaba bugün nasıl canımı sıkmalıyım- Asıl çözümsüzlük işte buradan doğmaktadır.

Sığ bir yapının sarmallaştırılıp, ardından kör düğümler ile karmaşıklaştırılması. İşte bu insanoğlunun umutsuz vakasıdır. Çünkü bir uyku sürecidir, birey uykusundan uyansa görecektir, ne hale getiridiği ekolojisini.
Tek suçlu insanın yaptığı bu eylmeler midir?

Tabi ki bunlar değil. Bu bir şizofreni durumudur. Sadece bireyin yalnızlaşıp, virtüel olan tasarımlarını reelmiş gibi sanmasıdır.

Obsesif kompulsif bir örnektir: Yapmamaya çalışırken, yapıyor olması gibi...

Saptığınız tan sökümü zamanlarda, dingin ruh halleri rüyalarda gezinir. Bu anların kimi zamanlarında birey, tanrı ile ruhunu bütünleme isteği içine girer. Takriben buda bir yalnızlık paranoyasıdır. Aslında anlaşılamamak ve istememek en güzeli. Sonuçta somut gerçekleri zaten biz yaşamımız bütünlüğünde görüyoruz. Fakat şu da unutulmamalıdır ki oluşturulan nedenler anlaşılamamaktan kaynaklanır. Çözümleri nedir diye sorgularsanız gidin intihar edin -çünkü yukarıda açıkça ifade edilmiş-.


Nedeni olan nasıla katlanır çünkü. Bu ifade kendi içerisinde derin, yüzeyinden bakan birisi için dipte yeralaln, anlamayan birisi içinse saçmadır. Ama alın tarihi karşınıza ve bir söyleşi yapın geçmişinizle "ruh kapılarınız ne kadar açıktı çözümlere"...

...hiç bir zaman bunun cevabını bulamadı insan, aslında tezzatlık bulduğunda ise engizisyon mahkemelerinde;

-inançsız pislik geber.

...diye ihtamlarla karşılaştı işte bu kötüydü. Gelişimin, doğrunun, açıklığın önünü tıkıyor ve insanın bunalıp ruhsal enfeksiyonlar geçirmesine sebep oluyordu. Beyininde oluşan ardıllı depremlerde işte bu cevaplatılamamış soruların altında gizli.

Zamanın ruhu bunu çıkartacaktır.

Fakat o zaman insanın cevabı aradığı yeryüzü, acaba olabilecek mi.

Burası sorgulanır...

Velev ki nasılların türeticisi insan düştüğü bu kaotik ortamın sığlığını gördüğünde. Tasarımlarının boş inanlı olduğunun farkına varınca ruhunun varolma çığlıklarına kulak asmayacaktır. İşte o zaman: "Ne neden kalacaktır, ne de nasıl."



...LiberterKedi...

Hiç yorum yok: