10 Eylül 2008 Çarşamba

İşaretle(dik)


Toplumun en büyük sorunu korkularından dolayı kaçtığı gerçekleridir.

Sürrealizm; aslında bir çoğumuzun kafasında başka yargıların uyanması ile görüntülerini çizemediklerimizi ayrı bir forma sokarak daha da anlamsızlaştırmaktır mı?

Tabi ki değil.

...sanat asla toplumun en büyük korkularına kaynaklık etmemiştir. Kültürel düzeyi yüksek toplumlarda yazma, okuma, araştırma kabiliyetine yüksek bireyler her daim toplumu aydınlatmıştır. Buna en iyi örenk bugünkü sanal ortamda tutulan günlüklerdir. Örneğin bunların bir kaçı:

Kara Kedinin Günlüğü, Aydan Atlayan Kedi, Duru Görür.

...bunlar toplumun bir bireyi olduğunun farkında olan kişilerin zaman zaman içerisinde bulunduğu ortamdan çıkarımlarının, analiz edilmesi sonrasında, günlüklerine kelimeler, metaforlar, söz edimleri ile sessiz ve kelime bağırmaları ile ifadelerini belirtmişlerdir. Kültürlülük bu noktadan sonra devreye giriyor.

...edebiyat ve sanat ayırdımı yapılamadan birleşme köprüleri, hayatımızda yaşadıklarımızdan elde ettiklerimiz ile sonuçlarını gün ışığına çıkarıyor yazılarda. Bu kişiler ayrı forma soksa da kimilerine göre yazılarını. S.Dali' nin zaman kavramını anlatıyorlar aslında. Farkında olmadan. Eğilimli, bükümlü zaman.
Zaman baktığınız gibi ilerlemez, gördüğünüz gibi akar....

Yani göreceli değişimler genele yorumlandıkça başarısızlığı getirecektir. Oyüzden insan bildikleri ile değil, bilmediklerinin oluşturduğu kaos ortamında doğruyu araştırmalıdır. Herşey akar bir hal almıştır. Hiç birşey durduğu yerden değişmeden, etkilenemeden yani kısacası belli kriterlere göre hep aynı kalamaz. Gerçek dünyanın tepsi gibi olduğuyken bugün dünya'nın nasıl olduğunu biliyoruz. Ve bunların dahası bilimle değiştirilecektir. Yeter ki sapkın, tutkun, değişime kapalı olmayalım.

Hiç birşey olduğu gibi kalmaz....

LiberterKedi

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Korkuyu yaratana iyi bakmak gerekmektedir.Korkuyu yaratın kullandığı araçlara iyi bakmak gerekmektedir.
Var olan ekonomik koşulların yaşamın tüm alanlarında tamamen belirleyici olduğu bir dünyada sanatın kimin elinde olduğu elbette belirleyici.Bu kırılabilir mi?Sanal ortamın bazen (çoğunlukla)gerçeklerden kopardığına inanıyorum ben nedense.Teknolojinin ve kitle iletişiminin vardığı nokta, egemenlerin ellerinde silaha dönüşüyor.Teknolojinin insanı parçaladığına inanıyorum.Bu silah tersine çevrilebilir mi?Egemenler bunun farkına vardığında zaten yasaklar hemen geliyor.Tüm bunlara rağmen hayır diyebilmek adına var olan tüm araçların kullanılmasın ters tarafı yoktur herhalde.Asıl sorun sınırları kimin çizdiği.
Bir diğer sorun günümüz insanının gerçekleri bildiğini ama bunu ötelediğine inanıyorum,asıl sorun bu.Galiba yaşamak bu günümüzde.

Unknown dedi ki...

Sn isimsiz sanal ortam gerçeklerin sürekli farklı boyutlarda eylemleştirildiği, fakat söyleyenin hep sanal kişiliği ardına kaçtığı bir hale gelmiştir. Bu gerçek ortamın içerisindede yok mudur?

Yani sadece söz ile kalıp kişi eylemin gerçekleştirileceği noktada başarısız kalmıyor mu?

Teknolojinin kullanım sınırlarını biz taşıyoruz. Tahakküm etmek bu ortamlarda daha bir diktatörce oluyor. Bu yüzdendir ki insanın parçalanmışlıkları gündelik yaşamı ile elde edemediklerini bu gerçek dışı ortamlarda haz ve tatmin duygusu haline gelerek, karşısındakini ezme, yoketme ve yıpratma diktatörlüğüne itiyor...İşte bu noktada sorunun sınırlarını belirleyen ortaya çıkıyor.

Doğru günümüz insanı herşeyin farkında fakat kolay olanı tercih ediyor. Bir kümes, bi kaç civ civ, ve kümes içerisinde yılan. Yılan acıktıkça bir civ civ atıyor ağzına diğerleri ise bana dokunmuyorsa yaşasın diyor. Yani vurdumduymazlık. Anını kurtarma güdüsü budur.

İşte bu yüzden günümüzde yaşamanın eş anlamlısı

"Günü Kurtarmaktır."