16 Kasım 2010 Salı

(e)dipsiz kuyu...

her insan kendisinin dipsiz kuyusu....

zaman içinde ilerleyip bulantı dolu bir hayat idame ettiriyor.

yaşam,

bunaltılı bir geviş getirmeyle birlikte, kendini tükürüyor etrafına. tecrit ettiği düşünceleri onun hayati döngülerini belirliyor, kendisine dayatılanlar ise; yenilenme niyetinden çok öte bir uklalalık sürecini sürüyor...

toplumsal koyunluk...

ümitlerinin beklenmedik yüz buruşturması, namık kemal' i salık veriyor:

"...hayalle yaşayanı bir kere, hayalsiz yaşayanı bin kere"

...acı beklemektir. yaşamınla karşılaşıp kendi içine düştüğünü görmek, ızdırapların en büyüğüdür. 

kuyu, gördüm.

26 Ekim 2010 Salı

makyajı ölümsüz kılan sınıf sevdasıdır

 
 
 
sınıfsal toplumlarda, bilinçsizlikle desteklenen sınıflı toplum yapısının canlı kalması, hiyerarşinin işidir. tahaküm bunu gerçekleştirirken, elindeki metalar çok temel, bilindik şeylerdir. başta yalan söyleyerek gerçeklere çamur atar. gerçekler yalanlarla sıvanır. bu siyasi otoritenin yarattığı kaostur. insanlar çakallaşarak, gruplara ayrılır. birbirlerini anlaşabildikleri / anlaşamadıkları veya başka sınıflandırmalarla ayırt eder. bunu çeşitli katalizörlerin etkisinde kalarak daimi kılarlar. biraz daha açarsak olay şu eksende gider:  ....din oyun hamuru haline getirilerek insanların ayrışması sağlanır. paranın ölümsüz olduğu dayatılarak, antropolojik insan gelişimi değiştirilir. hiyerarşinin oluşumunu bilmemek bilinçsizliğin aleni ifadesidir.

sonuç: makyajlanmış düzgün toplumların içlerindeki çürmüşlük futbol ile, televizyondaki imitasyon yaşamlar ile, apolitik birey formu ile gizlenmektedir. bu da ebedi bilgisizliği doğurmaktadır.hatta bilimsel gerçeklerin bile yalanlarla sıvanması aymazlığına kadar gitmektedir.

24 Ekim 2010 Pazar

küfür bir saldırıdır

"küfür bir saldırıdır".. der cemal süreya.

şair eşref kullandığı beyitlerinde bir hayli hakaret eder tahakküme. toplumu koyun edip, doğruları değiştirmeye çalışan, çürümüş erkil zihinlere isyan eder. sözcüklerindeki derin küfürlerle birlikte. yargılanır. ama otuz iki dişini gösterip, popülist bir gaye yürütmemiştir. neyzen tevfik ise onun yoğurt yediği tas ile besteler yapar, çarpıklığa en güzel sövgülerini dizer. hiç bir satırı zamanda buharlaşmaz. hakarettir diye tahakkümce yargılansa da fikirleri insana batmaz. çünkü bir edebiyatı doğurmuştur bu topraklarda. can yücel halkın yaşamını öykünür, imgelerde metaforlar giyindirir. kendi üzerinden, halkın çiçekli diliyle. küfür "halkın dik duruşlu yontusudur"...der ve yazılarının arasında gebelendirir düşünceler oluşturmak için. yargılanır. otorite tarafından.

bu insanlar bir retorik gerçekleştirir. yadsınamaz. ama üç kelimesinden beşi küfür olan da bu yazıdaki manayı da, ironiyi de kavrayamaz.

sonuç: bunlar zihin parçaları içerir. insanı düşündüren / düşünebilen insanların parçalarıdır. batmaz. kimseye batırmak içinde uğraşı seviyesizliğine indirilemez. çünkü küçük insanlar insanları dert edinmişken, büyük insanlar olayların vahametini dert edinmiştir.

(bkz: yağın suyun üzerine çıkması suyun ezikliği değildir)


toplum koyunun suçu

başkalarının bilgisiyle bilgin olabilsek bile, 
ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz.

her hacime göre şekil alan bir güruhun bulunduğu toplumlar, virütikleşmiştir. yeni nesil bilgin olma imitasyon konuşmalar...

sessizlik toplumsallık suçudur....

14 Ekim 2010 Perşembe

yaşama(ma)ya

gün 

geceye
dolanarak,
beklentileri 
çok ötelere bırakıyor...

ağlayan yürekler
-in puslu gölgeleri 
geride. 

kokmuş
onca yaşamın iğrençlikleri
tüm genizleri işgal eylemiş.
sen,
sen olmanın 
uğraşısında
-sındır.
kimi ne ne
yaşama etiği

24 Eylül 2010 Cuma

üstel yapaylıklar

biz kaderimizi, topuklar altından sıyırarak gökyüzüne arş ettiren acayip yaratıklarız. düşüncelerimiz körelmiş ve git gide yok ediyoruz dünyayı. ölmeli düşünmeyen insan. evet. yarattıklarımızın kölesi, yarattıklarımız kulu varlıklarız. biat etmeyi seviyoruz. köşeye sıkıştığımızda arkasına sığınmak için birçok sebep bulabiliyoruz. bu korkuları yaratmışız. çünkü yüklediğimiz farazi imitasyon ilahelerimiz sesizce herşeyi üstleniyor ya da bize direnç göstermeden herşeyi kabul ediyor. 

dogmaların batısında mekanikleşen insan profili. doğunu unutursan köleleşirsin, köle kalırsın.

16 Eylül 2010 Perşembe

siste

cenazemin marş sesleri doğanın tınısı olsun...

insanlardan uzak, bedenimi yağmurlar yıkasın.

sessizlik ölüm değildir.

10 Eylül 2010 Cuma

israfil senfonisi

yaşamınızdaki deneyimleriniz adımlarınızın yere vurduğundaki çıkarttığı tonu belirler. bu deneyimleri belirli süzgeçlerden geçirerek, payelerle oluşturanlar, genellikle oturaklı ve hayatı geriden izleyen kişilerdir. bu kişiler maalesef toplumun genelinde bulunmazlar. onlar, genel bir şizofreni bataklığında çırpına dururken sadece diğerlerinin oluşturduğu dalgayla, dibe doğru sessizce sürüklenirler.

bunun sebebi ise toplumsallık.

dayatılan uygulanması beis olan davranış ise, genel doğrudur sanrısıdır(!)

toplum olma ihtiyacı, yalnız kalma korkusuyla insanların, bünyesinde güdülenmiş bir şeydir. hiyerarşide bu bünyeyi sağlamlaştıran en temel afyondur. sineklerin tanrısı kitabı ya da filmini izleyenler aslında buradan çıkartmak istediğimi az-buçuk anlayacaklardır.

....

yaşam koşullarının getirdiği hiyerarşi basamaklarında, sert topuk darbeleriyle hızlıca ilerleyen şizofren kişiler tehlikelidir. bunlar toplumun afyonunun dozuna katalizör etkisi yaparak, hiyerarşiye destek olurlar. toplumsal çürümenin en belirgin etmenleri arasındaki argümanlar ise şunlardır: " ...yalan, dedikodu, ikiyüzlülük, eziklik ile kişide oluşan yapay faşistlik, tahakküm etme ihtiyacı ile oluşan şizofren kişilik...." ... gibi etmenler bizim en temel medeniyetsizleşme ürünleridir.

çürüyor ve git gide boktan bir hal alıyoruz. yaptığımız ise kollarımızı açarak kendi merkezimiz etrafında dönüyor, parmak uçlarımızın izdüşümünde çizdiğimiz dünyamızın sınırlarında sadece ve sadece: " ...bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın"...diyoruz.

toplumsal sessizlik bu topukların, dişillere veya erillere bırakılması sonucu arafta durup, kimsenin sorgulayamaması sonucu süreğen bir israfil senfonisidir.

anlayana.

- israfil' in senfonisine kulaklarını tıkayan araftakiler, kerberos'un dişlerinde paramparça olun.

21 Ağustos 2010 Cumartesi

özlem

her gecenin örtüğü günahkar dünya da iyi bir umut düşlerine düşer. susar ağlarsın. içkin içkin, sesizce haykırırsın. bekler durursun. cümleler tamlamaz onu anlatmaya. en haz alınan yarandır. yalnızlığında mazoşizme dönüşür. susarsın. karanlık düşlerinde, uzaktaki deniz fenerindir. hızla kulaç atarsın ona. yaklaştıkça uzaklaşır. bıkkınlık geldikçe sana doğru yaklaşır. kara gözlü zeytin güzelliğinde olsa da yüreğindeki pırıltıdır umutlarına. yalnızlığına bir kötektir onun hayali. savaşmak onun varlığıyla yaşayabilme sanrısıyla palazlanır. 

gerçek anlam ise onun içindedir. umutlarına mülkiyet açacağı düşünceleridir. seni böyle kuş yüreğine mahkum etmesi sırf bundandır. 

bekle, 

geleceğim. sana daha fazla, seninle dolmuş olarak karşında duracağım. ve kopartacağım bu günahkar yer küreden seni. umutlarımıza, hayallerimize doğru...

eylül özlemim. 


11 Ağustos 2010 Çarşamba

dünyada her şey iki adettir

dünyada her şey iki adettir. düşüncelerimiz ikiye ayrılır: iyi ve kötü. iki gözümüzle iki türlü şey görürüz: güzel şeyler ve çirkin şeyler. iki elimiz vardır. sağ el vurur ve kötü işler yapar; sol el kalbe yakın olduğundan iyilik doludur. iki ayağımız vardır: biri bizi yanlış yollara götürür, diğeri doğru yola yöneltir. evet her şey ikidir.

letakots lesa - pawne kabilesi

9 Ağustos 2010 Pazartesi

danimarka medeniyeti



vikinglerden beri 1000 yıldır süre gelen insanlık dışı kültürel medeniyet görüntüsü.

wilhelm reich

 
 
dobrzanica doğumlu ünlü psikanalist. freud' un öğrencisidir. bir çok psikolog/psikanalist gibi freud' a bok atmak yerine, onun tezlerini daha ileriye götürmeye çalışmıştır. 1927' de alman komünist partisinde görev alarak emekçi mahallelerde, işçiler için ücretsiz bakımevleri kurmuştur. toplumsal tedavilerde gönüllü çalışmalar yapmıştır. reich'in en önemli saptamalarından biri: "...medeniyetin içerdiği cinsel gelişimin, bireyler üzerindeki etkisi; toplumların oluşumunda iskelet görevi üstlendiğini" söyler.
 
bugün kü sakat ekolojiyi incelediğinizde yadsınamaz bir gerçekliği orttaya koymuştur. 
 
ayrıca: aile yapısının temelindeki gelişim ile burjuva sınıfının karakterinin yakından ilişkili olduğunu söyler. sistem içerisinde var olan kadının üzerindeki baskının, temeline, erk' i yerleştirir. bunun kırılması ise örgütlü mücadelededir savunusundadır. psikolojik olarak sağlıklı ve sağlıksız bünyelerin, sınıfsız toplum ile sağlanabileceğini açıklar. bundan öte freud' a ek olarak; "...cinsel özgürlüğün bulunmadığı bir uygarlıkta, insanlığın büyük bir stres içerisinde gerginlikle yaşayacağını söyler."
 
bu gerginlikle, bugünkü modernist, libidosu yüksek, savaşçı toplumların arasındaki çatışkılara mükemmel bir çıkartım yapar reich. 
 
kısacası reich'i okurken, yaşamınızın aynası olduğunu hissedeceksiniz. bu kadar rasyonalist, güzellikte çıkarımlarda bulunan, psikanalisttir wilhelm reich.

8 Ağustos 2010 Pazar

post-modern köle

toplumsal ayaklanmanın günümüzdeki hali sakatlaştırılmıştır. 

daha kötü olanı; bu ülkede her şeyi çok bilen, sanal aktivist hareketlenmeyle new age isyanlar doğurmuştur. tam bir tahakküm isteği isyan. bu eylemsicik, gerçeklikten uzak toplumsal koyunların yaratılmasında etkin bir rol almaktadır. herkes acayip bir sanrıda. "bak kapitalizmi internetten çökertiyoruz". ya da "bak nasılda sistemi çürütüyoruz"...diyorlar. evet uyandırma adına insanların ulaşamadıklarına ya da dayatılanların acaba doğru olup, olmadığını irdeleme adına güzel metaları mevcut sanal dünyanın. ama bu farklı bir kişilik bozukluğu. acayip ciddi bir sorun bu.ulan nasıl bir şuursuzluk ki insanlar şunun farkında olamıyor: "popüler neşriyatlar dayatmadır"...değil de nedir?

bu uyuşturulmuşluktan öte geliyor. geçmişimizin ve günümüzün popüler uyuşturucularının yanına eklenen internet ciddi bir kıran toplum yaratmıştır. internet tahakküme köpekleştirilmiştir. nasıl mı, şöyle: denilene bak

- sanaldan ses duyururuz. 

duyurursunuz hocam. ama onlar istediği için bunu duyurursunuz. oturduğun yerden değişim yapmak, acayip bir uyuşturcunun halüsünojik etkisidir abi. hemde kapitalizmin metalarını kullanarak değişim yapmak. onları kullanırkende, anarşizmi evcilleştirilmiş bir fino sanarak değişim yaptığını söylemek, zır cahillik. ulan kapitalizm sizi anüsünüze kadar ele geçirmiş. oksimoron tayfa.

gidinde önce sokaktaki sizin özel yaşamınıza kadar izleyen kameralara direnin, açlık sınırının sınırsızlaştırılmasına çözüm üretin. heslerle doğanın anasını belleyen sisteme karşı yaşama hakkınızı savunun. üçüncü dünya ülkesi olan topraklarınızda, köle gibi çalıştırılıp, insanlıklarını yitiren silikozis hastalarına yardım edin.

...fazlasını yazalımda, yazalım neye fayda. edilgen gergedan, burnundaki boynuzuyla kendini soluyor. yazık.

kısacası: asosyallik ayaklanmayı değil, köleliği doğurur. ama biline.

7 Ağustos 2010 Cumartesi

sanat hayattır - sokak sanattır(!)


ak)t(ı

savurduğum düşlerimin
peşindekiler.
dişlerimin arasında sıkıştırdığım
rüzgar
içerisindeki toz kadar
büyük kişiler
emir kipiyle yaşama
kaşınmak.
bitti.

5 Ağustos 2010 Perşembe

yasal tecavüz

 füsun' un
derdine gir,
mehmet' in
üstünde dur,
bir genelev monologu yaşam
fermente etmek
düşünceleri
dumansız koku
yaşam
sessizce dinle
açlık orduları isyanda.
libido
cinsellik
uyuşturucu
eş anlamların sınırları
yumuşak beyinler.
uyuyor
heterosesüel sapkınlıklar
damaklar,
dimağlar,
deformasyonun eteğinin altındaki el
okşa
karıştır,
sulandır
kaç
..
.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

kok[uş]mak

hayatta anlatılması olasılık dahilinde olmayan öyle hikayeler vardır ki bunlar toplu değişimlere yol açar. 

bilinç, düşüncenin sindirilmesidir. gerektiğini alır, fazlasını ise atar. bilinçten uzak bir toplum, bu mekanizmadan uzak hiç bir nane olamaz. her şeyi biliyorum demek batı usulü soytarılıktır. kralın yanında soytarı, halkın içerisinde asil olan bu kuklalar, uyanmalıdır. uanmazsa: çiçek desenli eteğinin altındaki ters ereksiyon ile böyleleri, bireyin kokuşmasına sebep oluyor.

kokmak budur.


1 Ağustos 2010 Pazar

death to career website

kariyer siteleri kesinlikle hacklenip, ortadan kaldırılmalı. özel bilgileri almaktan ve hakkınızda bilgi toplamaktan başka bir naneye yaramıyor. kesinlikle oralardan medet umulmaması gerektiğini düşünüyorum.

31 Temmuz 2010 Cumartesi

Şirket / CEO


Bundan 150 yıl önce şirketler, iş yapabilmenin düzenlenmiş bir yolu olarak ortaya çıktılar. şimdi ise şirket, küresel bir güç. şirket, hukuki anlamda bir “kişilik” olarak algılanan bu kurumun felsefesini ve işleyişini çarpıcı ropörtajlarla ve esprili bir bakışla mercek altına alan bir belgesel. dünya sağlık örgütü’nün, psikologların ve psikiyatristlerin kullandığı standart araçlarla bu “kişi”nin karakterinin temel özelliklerini incelemeye alan belgesel, oldukça rahatsız edici bir sonucu gözler önüne seriyor
The Corporation filminden alıntılanmış bir sahne. Mükemmel bir belgesel şirketler üzerine çekilmiş, onların nasıl bir evrim geçirdiğini, doğal yaşamı nasıl etkilediklerini ironik ve hicivli gerçeklerle anlatması yönünde sarsıcı bir belgesel. İndirmek isteyenler buradan indirebilir.İzlenmeniz önerisiyle...

26 Temmuz 2010 Pazartesi

zamansız

bir gün oturduğum yerden kalkıp koşarak uzaktakine doğru, özlemle sarılacağımı düşünemezken; bugün kendimi yalanladım. 

gözlerinin ardındaki temiz dünya'dan, gözlerime gönderdiği tebessümler varlığımı mülkiyetlendiriyor. mutluluk soruların bittiği yerse, ben onun gözleri arkasında sadece dinlendiğimi biliyorum. 

müzik ile onun zihninde kazıdıklarını topralaman. ardından elinde kenetlenen parmakları arasında hapsolman seni mahkum eder. mutluluk iki kişilikli olmaksa, ben onunla dünyanın en mutlu şizofreniyim.

bazen tüm bağlantılarımı içerisinde bulunduğum ortamdan kesmem, seninle hayalimizde yaptığımız zinalardandır.

herşeyin içerisinde, sözcüklerin öbeğinde, hayallerin düş pişimlerinde, gölgelerin zihin labirentlerinde senin imgelerinin olması ise nüfuz ettiğin anlarımla alakalı. 

seni seviyorum.