31 Ağustos 2008 Pazar

Geleceğine Tokat Atan Hümanite

Geleceğine tokat atan kadın...

Uzunca bir zaman camımın kenarına yanağımı yaslayıp düşünürken, birden bu kafamda şimşeklendi. Şiddet ne ise, insanlıkta bağımlı bir hal almış. İlişkilerde kimi zaman anlık sinirlenmeler ile, aşırı strese bağlı olarak karşısındakine uygulanan fiziksel darbeler sonucu kopma ve parçalanmalar gerçekleşiyor sıklıkla günümüzde. Bu sistemin getirdiği stres ve bunalımın toplum içerisine sindirdiği travmadır ve çok kötü.

Stres unsuru insanın beyini ile omurilik soğanı arasındaki uzaklık farkı ne kadar iyi olursa olsun, etkisiz kalabiliyor. Yani insanı düşünme yetisini kaybetmesine sebebiyet verebiliyor. Zekasını yeterince işletemiyor. Analiz etme becerisinden yoksun kalıyor, düşünemeyerek ileriye dönük hareket edemiyor ve toplum bu yüzden yoksunlaşıyor. Ve şiddetin artması ile bir genelleşme ile bireyin hırsı, kini, siniri ve duyguları git gide başka bir forma bürünerek, insalık kabını kurutuyor. Toplumun bu dinamik etkileşimi parçalanmaya ve dejenereleşmeye gidiyor.

Dejenereleşme ve getirisi asimile edilmiş çekirdek yapı...

Bir gerçek vardır ki bir toplumun en derinine inmek isterseniz çekirdek yapısını izleyin. Bu genellemeler aslında yapılacak en doğru genellemelerdir belki de. Bunun sebebi çekirdek oluşumlar aslında kendi öz kaynakları içerir. Oluşum evrelerini, ileride büyüyecek bir olayın belirtilerini ve dahasını gösteren önemli birer başvuru kaynağıdır bu çekirdek yapı. Dejenereleşme bu yapılar için ekonomik unsurların etkisi ile gerçekleşir. Sınıfsal farklar ile çekirdek yapı bölünür ve toplum bir bütün olarak incelenemez. Toplumu bir bütün olarak düşünmek tabi ki sağlıklı bir yol değildir. Ama teolojiye çok bağlı toplumlar her zaman tek bir noktada itiraz haklarını damaklarında kitlemeye göz yumarlar. Bu yüzden bunun siyasal getirisinden yararlanan keneler çekirdek yapıyı bir bütün gibi gösterip, çekirdek içine aynı kutuplaşmaların olmasını tercih ederek herkesin birbirini itmesini arzular. Bunun içinde değişim ve gelişimi engellerler, farklılıkları engelleyerek. Bu dejenereleşmeyi doğurur, ve kalıcı bir doğum yarası gibi bireyin bünyesine, daha doğduğu günden itibaren sanki bir bilgisayarmış gibi programlanarak yüklenir. Böylelikle dejenere kalıcı bir olgu olur toplumda. Bunun gibi olgulara bağlı olarak çekirdek yapı yıkılır, tek merkezci, dogma bir yapıya dayalı, düşünmeye, irdelemeye, özgün fikirlerin doğmasına engel bir hal ortaya çıkar ve ortada çekirdek bir yapı kalmaz. Kalan tek şey ise;

Tamamlanamayan, üretilemeyen, hayata geçirilemeyen, özgünlükten özgürlükten uzak bir iskelet üzerine giydirilen bir kılıftır.

Kabul gören olgular ise bireyler arası kin, nefret, şiddet, baskı, zulüm, savaş, asosyallik, popülizm yapma, bağımlılık, kopuk yaşamlar, parçalanan kısa süreli aile yaşamları ve birey ilişkileri gibi bir çok argümanı bol olguyu söyleyebiliriz.

Sonuç olarak buna göz yuman insanlık geleceğine tokat atmıyor mu sizce....

Hiç yorum yok: