21 Ocak 2009 Çarşamba

Ruh Kevaşesi(+18)

Kişi söylemine reklam olmamalı. Yazan bir kişi yazdığı yazıyı pazarlıyorsa, beğenilme kaygısı vardır. Bunun ticari boyutta ki en büyük ön ispatı ise şudur;

"...hocam bu kitabınızı basıma verelim yayınlarınız ancak bu şekilde kitlelere ulaşır"

...denilir işte bu nokta bize herşeyi fısıldıyor. Sistem pazarlamacılık ile birleşerek sözlerinizide satabilir. bu mümkündür örnekte görüldüğü gibi.

Peki soruyorum; yazılarınız pazarlamayı kabul ettiğinizde, o yazılar artık sizin midir. Globalleşme safsatası ile birlikte,

- yahu hocam yazılarınız buralarda harcanıyor!

...yargısı sizce doğru mudur.

Doğrusu ise size tek diyeceğim.

"...söz, benimlerin imgelerle subjektif bir form alması değildir. Söz bireyin hayata duruşundaki statiğin, dinamiğe geçtiği andaki haykırışıdır!"

...bu yüzden kişi sözünü pazaarlıyorsa, o kişi bir ruh kevaşesidir.

LiberterKedi

10 yorum:

Böcek dedi ki...

forumdaki söylediklerinden dikkatimi çektin ne denir ki teşhisin süper,yaklaşımın da kedi:)

serencam dedi ki...

"...söz, benimlerin imgelerle subjektif bir form alması değildir. Söz bireyin hayata duruşundaki statiğin, dinamiğe geçtiği andaki haykırışıdır!"

...bu yüzden kişi sözünü pazaarlıyorsa, o kişi bir ruh kevaşesidir.


kelime dağarcığı geniş olan insanların yazdıkları yazıları hep beğenmişimdir..Senin yazılarında o yüzden beğendiklerimin arasında..Eline sağlık..

Unknown dedi ki...

"böcek" - Teşekkürler böcek :). Süper olan yalansız bir dünya olması dileğinin gerçeğe dönüşme öabasıdır. Hissi ve fikri edimlerin, olduğu gibi yansıtılmasıdır. Tıpkı beğenilme kaygısı taşımayan herkesin yaptığı gibi :)

"ilham perisi" - Peri walla o senin gibi dostların güzel bakış açısı:). umalım ki sözlerdeki dinamiklik hayatımızda hiç eksilmesin. dostlukla...

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

sevgili liberterkedi,
şimdi yazdıklarına birkaç küçük sorum olacak. beğenilme kaygısı sence mutlaka kötü bir şey mi? çok normal değil mi bu kaygı? önemli olan bu kaygının esiri olmamak gibi geliyor bana.

bir de pazarlamanın sınırları çok belirsiz değil mi? mesela, bir blog yazarı, tutup bloguna onu renklendiren resimler, müzikler koyuyor, yeni tasarımlarla daha ilgi çekici kılıyor falan. şimdi bu sözünü pazarlaması mı değil mi?

son olarak "benim" ne demek?
çok sordum ama maksat zihinlerimiz açılsın :)
sevgiler.

Unknown dedi ki...

Sn Mehmet Hayri Zan öncelikle vakit ayırıp yazıyı okuduğunuz ve bana böyle samimi nezaket dolu şekilde hitap ettiğiniz için teşekkür ederim.

Sorularınızdan önce ben bir soru yöneltebilirmiyim?

Benimde aslında böyle bir kaygı içerisinde olduğumu mu düşünüyorsunuz?

Yoksa aslında baktığınızda, bana yönelttiğiniz tüm sorularınızın cevabı yazı içerisinde mevcut üstadım. Sadece fazla uzatmadan ifade etmeye çalıştım.

Sevgiler.

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

sevgili liberter kedi, bu sn. falan çok ağır geldi bana, bir an gerildim. çok mu resmi yazdım da böyle bir ihtiyaç duydun acaba? lütfen böyle yapmayalım. kendimi yabancı hissettim.

asla senin böyle yaptığın geçmedi aklımdan. sadece yazdıklarının düşündürdükleri bunlar. beğenilme kaygısını baştan kötü aldığını düşündüm ve bu bana doğru gelmedi. ikincisi de "sözü pazarlama"nın sınırları neler diye sordurdu yazdıkların bana. çünkü açık açık pazarlamak var bir yanda, ama öte yanda da binbir oyunla sözü parlatmak, kolay yutulur hale getirmek vs. sınırları çizmek zor galiba...

öyle yani :) sevgiler.
mehmet hayri

Unknown dedi ki...

Peki şöyle dillendireyim sevgili mehmet hocam...

- hitabet gereği, o an içimden geldiği gibi sn ön ekini getirdim.

...bu yüzden alınmanıza gerek yok üstad:)

ikincisi beğenilme kaygısı.

-kötüdür beğenilme kaygısı.(bu benim doğrumdur). Beğenilme güdüsü ile hareket ettiğinde ve bir yerde beğenilmediğinde eserlerini beğeni için kırparsa sizce bu kaygı kötü değil midir?

Diğer bir fikri sorunuz ve söyleminiz üstadım.

"ikincisi de "sözü pazarlama"nın sınırları neler diye sordurdu yazdıkların bana. çünkü açık açık pazarlamak var bir yanda, ama öte yanda da binbir oyunla sözü parlatmak, kolay yutulur hale getirmek vs. sınırları çizmek zor galiba..."

..demişsin mehmet hocam. Sözünüzü neden parlatma eylemine gidersiniz?

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

o zaman şöyle diyeyim sevgili kedi;
beğenilme kaygısının köpeği olmak elbette kötü. bu kaygıyla söylemek istemediğini söylüyorsan, beğenilmek için fikrini kırpıyorsan hatta dönüştürüyorsan dediğin gibi kevaşelik yolu açıktır. ama beğenilme kaygısı bir yandan da doğal bir şeydir, kendisiyle barışık olmak gerekir. insana hareket etmek için neden verir, yeni ilişkiler kurdurur. zira insanoğlu sevilmek ister, öyle değil mi? galiba bir denge meselesi söz konusu burada.

ikinci noktayı biraz daha açmam lazım sanırım. açık pazarlama, yazının okunması (ya da ürünün satılması) için her türlü reklamı yapmak diyelim. ama bir de güzelleştirmek, estetize etmek var. en basiti mesela burada söylediğin fikri sen neden kuru, oyunsuz, temiz (ve belki de biraz sıkıcı) şekilde ifade etmiyorsunuz da aforizmavari bir şekilde söylüyorsun? oysa iki söyleyişte de fikir aynı olacaktır, hatta birincisi yanlış anlamalara olabildiğince kapalı olacaktır değil mi? şimdi söze sanat katılması fikrin pazarlanması, daha kolay okunulması, okuyanda heyecan yaratması vs için yapılan bir pazarlama faaliyeti midir yoksa başka bir şey midir? sorduğum bu.

umarım bu sefer açık olmuştur.
sevgiler, selamlar

Unknown dedi ki...

Mehmet hocam anladım. Teşekkür ederim. Kaygı konusunda kimisi barışık olur, kimisi barışık olmayı seçmez. Çünkü beğenilme duygugusunu herkes için genelleyemeyiz ve bu duygu insanı hayata bağlayan yengane unsur değildir(bence). bu noktada sizinki kendi öznel fikriniz benimkisi benimdir. MEsela siz bu betimelemeyi sevmezsiniz, bir başkası sever ve bir başkasıda

-ne bileyim anlamadım... ben der. Bu noktada herşey görecelidir fikrimce ve denge bu noktada hafifleşir. Bu yüzden saygı duyarım sizin fikrinize ben üstad.

Benim üslubumdur üstadım. Birilerine göre ya da birilerinin beğenisini kazanmak için belirlenmiş bir yazı değildir. Ki ben burada amatör bir günceciyim:)) Bu noktada benim beğenilme kaygım yoktur yazıların genelinde bu hava mevcuttur baktığınızda üstad.

son sualinizi cevaplayayım:

Kendi anlatımımda dediğim gibi kişinin üslubudur.

Benim dediğim ise kişinin üslubunu çevresindekilere göre kırpmasıdır, basit olarak.

Umarım bu sefer ben anlayabilmişimdir hocam. Yoksa da şunu diyim burada gelip fikrinizi paylaştığınız için teşekkür ederim.

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

Ben teşekkür ederim esas..
Sevgiler.