21 Ağustos 2007 Salı

boşluğun seyrine dalmak

"İnsanlığın mahrem tarihi el değmemiş, kirletilmemiş, bekaretini kaybetmemiş tarihi üzerine düşündünüzmü hiç?"

Doğunun üzerine çullanan batılı sömürgeciler, lejyonerler, askerler, radikal kuralcılar, islami mücahitler, hırsızlar, orospular, menşeiini bilmediği halde sürekli halde ağlayan kadınlarımız, hainler, ölüler, bizler...Yüzleri boyalı, maskeli, takma saçlı, takma burunlu kısacası başrolünde bizim olduğumuz bir tiyatronun temelinde oluşturulan vurdumduymazlık ile kılık değiştirme, kendini maskeleme, gerçeğin yerine suretini geçirme ile kaçtığımız gerçeğimiz biz kapı arkalarındaki askılar gibiyiz!Bellirli süreçlerde kendimize tek yaptığımız revizyonumuz ise bir hiç. Nereye kadar daha Paravanlar arkasına gömeceğiz kendimizi?Daha ne kadar sonucunu bilmediğimiz bir problemlemin, zor olduğunu düşündüğümüzden kendimizi cezalandıracağiz "korkarak hayattan"

Bir hırsızın güncesine ne düşer acaba, yeteneğini yitirmiş kalbi ile "Bir reklam filmi izlemek, her türlü hayali idam ettirip ve boşluğun seyrine dalmak mı demektir hayat?"

Hiç yorum yok: