19 Temmuz 2008 Cumartesi

"Kendi dilini kullanamadığında, evrensel düzeyde bir hiçsindir"

Not Alışımı
: Kelimelerinizi seçtiğiniz zaman iç/kapanıklık ile sanrılarımıza gömülme. Ürkek bir kızın bakireliğini kaybetmesi sonrası, vücuduna düşen titreme gibi çekiniyorum kitaplardan alıntı yaparken. Üzüntülerimi, sevinçlerimi, coşkunluklarımı anlatmaya çalışırken seçtiğim imgelerimin sığlaşması için uğraşsamda hep dilimin süzgecine takılıyor. Ki onlar zaten beynin sansürüne maruz kalırken, bu kadar Anti-Liberter' lik ile -özgürlük düşmanlığının-düşüncede yer etmesinin kime ne faydası var çözemiyorum.

Anlat-ama-ma: Herşeyi dilediği konuma getirerek ifade edemediğinde bir hırsa bürünür insan. Affedilme duygusuyla tanrısına sığınır söylemlemek istediğinin doğurduğu yanlışları gidermesi için. Dogmalara düşen birey, her zaman bir noktada tıkanacaktır bilimin kapısında durduğunda. Açıklayamadıklarının kölesi olacaktır, tıpkı dilinde ki imgelerin yetersizliğinde olduğu gibi.

Gelen İfadesizlik: Özgürleşme süreci, hep anlamayla ilintili bir durum olsa da ikisi çoğu zaman ayrı ayrı düşünülmüştür. Bilgi tasarımlarındaki bu açık sırandanlaşmanın sebebi bu. Bilginizi sokakfahişeleri gibi oradan oraya aktarırken, kirlenmesine göz yummanız ile kaybedersiniz. Böyle bir olguya karşılık üç maymunu oynadığınız içindir aslında.

-Tamam bunun uygun ifadesi budur hocam.

-Eminmisin hocam

-Evet. Hep konuşmalıyız kendimizden emin olarak. Ancak böyle ifade edebiliriz kendimizi.

Üzüntü ile hafif bir ton ile:

-Dünya'da en iyi ifade anlatımlarında özgür kalabilmektir. Karşındakini dinlemeden emin olma. Sürekli dinle ve düşün süzgecinden geçir.

[Devam Edecek]

Hiç yorum yok: