15 Ağustos 2008 Cuma

M.K.Atatürk - G.B.Shaw Ve Özgür(lükçü) Dil Üzerine

Kendi dilini bilmeyen başka bir dil öğrenemez.

Bu tümceyi George Bernard Shaw' dan okumuştum önce. Geçenlerde gerçekten bunun böyle olduğunu anladım.

Başka bir dili araştırırken ya da öğrenmeye çalışırken kendi dilimize hakim olmalıyız. Ve bunun üzerine birşeyler karıştırırken aklıma şu geldi:

Ne kadar dilimize hakimiz.

Aslında bu sorun günümüzde, toplumumuz içerisinde etrafımıza baktığımızda bize gerekli ön çalışmalara yardımcı olabilecek argümanları veriyor. Fakat daha da derine inmek gerektiğinden. "Toplumun bölündüğü sınıfların arasındaki dil çatışmalarını göz önüne alarak" incelemeliyiz diye düşünüyorum.

Düşünün gündelik yaşamınızda üst düzey bir yetkilisniz bir şirkette. Ve bir konu hakkında gerekli anlatımları yaparken, üç beş kelime ile yaparsanız ne kadar inandırıcı ve kabul edilir bir yapınız olur? İnsanlar sizin anlatımınızdan etkilenmeli ve onları yönetebilmelisinizdir. Kafalarında imgeleriniz ve betimlemeleriniz ile çizmelisinizdir anlatımlarınızı. Bu hem bulunduğunuz statüden de kaynaklanır, hem de yaşamınızı sürdürdüğünüz hiyerarşidende. Bu yüzden diliniz akıcı, üslubunuz çok perspektifli ve vurgularınızı mimikleriniz ile de ifade edebilmelisinizdir. Bunun sebebi dediğimiz gibi içerisinde yaşamınızı idame ettirdiğiniz, statünüzden kaynaklanmaktadır.

Bunun içinde dilinizi iyi kullanmanız, dilinizin bağımlısı olmalısınızdır.

Bunu yapmak için de gerekli yaptırımlar kitap okumak, çeşidi iyi kavramak, dilin labirentlerinde iyice kaybolup sonra çıkar yolu için savaşmak gereklidir. İşte bunları yaptığınız takdirde, sizde iyi bir yönetici, dilinizinde iyi bir savunucusu, hakimi olursunuz....

Bu yüzdendir ki inkar edilmez bir gerçek yönetim birimi içerisindeki birçok birey kendini iyi betimleyen bireylerdir. Fakat bu demek değildir "toplumda yönetilenler kendini anlatamaz, betimleyemez". Aksine daha iyi yapar, ama bunu öncelikle yaparken aydınlanma sürecini tamamlayarak gerçekleştirebilirler.

Buraya kadar anlattığımız imgelerin çokluğu, kendini ifade edebilme durumunun nasıl sağlandığı ve toplumsal düzeyinizin gerektirdiği yapısal durumunuzdu. Şimdi bu toplumsal düzeyi, toplumun geneline yayarsak ve sıradan bir dil yapısını inceleyecek olursak. Aydınlanma süreci içerisinde kendimizi nasıl ilerletebiliriz konusunu irdelersek, ve bunu nasıl yaparıza gelirsek?

Bunun örneğinide Türkiye Cumhuriyet' inin kurulduğu yıllardaki dil politikası oluşumuna bakarak ele alalım.

Osmanlı güdümünde çok uluslu bir yapı mevcuttu biliyorsunuz ki.

Bunun için saraya yakın kesimler Fransızca, Arapça, Farsça ve Türkçe konuşurken. Halk genelikle Türkçe konuşuyordu. Gelişimini ise hormonlu bir şekilde lehçelerden alan halk dili, yeri geldiğinde bugün ingilizceden dilimize empoze edilen kelimeleri o zamanlarda lehçelerden alıyordu. Bu şekilde düzensiz ilerliyordu türkçe. Ve yapısal çokluğu içerisinde barındırıyordu. Ama düzensizce.

Bunu gören Ulu önder M. K. Atatürk Eğitim devrimlerini ve dil devrimlerini bu yönde ilerletti.

Bunu yaparken öncelikle milletin genelinin konuştuğu dile bağlı olarak, bu dile uymayan arap dilinin alfabesi yerine latin alfabesinin getirildi harf devrimini getirdi. İmla ve harf devriminin sağlıklı bir şekilde yürümesi için, dilin düzensiz gelişmemesi için bir dil komisyonunu da oluşturmayı ihmal etmemiştir bu koşullar altında. Harf devrimini gerçekleştirirken Atatürk şu sözler ile duygularını ifade etmiştir.

Sevgili Kardeşlerim,

Huzurunuzla ne kadar bahtiyar olduğumu izah edemem. Duyduklarımı tek kelimelerle ifade edeceğim: Memnunum, mütehassisim, mesudum. Bu vaziyetin bana ilham ettiği hissiyatı huzurunuzda ufak notlar halinde tesbit ettim. Bunları içinizden bir vatandaşa okutacağım.


Atatürk ellerindeki küçük notları orada bulunan bir gence verdikten sonra, tekrar alarak şu sözleri söylemişti:

Yurttaşlarım, bu notlarım Türk harfleri ile yazılmıştır. Kardeşimiz bunu derhal okumaya teşebbüs etti ve okuyabilir de. Ancak henüz tamamen istinas etmemiş olduğu görülüyor. İsterim ki, bunu hepimiz beş, on gün içinde öğrenesiniz.

Arkadaşlar, bizim ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harflerile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, ve bu lüzumu anlamak mecburiyetindeyiz. Anladığımızın âsarına yakın zamanda bütün kâinat şahit olacaktır. Buna kat'iyetle eminim.

Yeni Türk harflerile yazdığım bu notları bir arkadaşa okutacağım, dinleyiniz..
Atatürk notlarını Bolu Mebusu Falih Rıfkı' ya vererek okutur ardından.

İşte burada Atanın yapmak istediği geneli muassırlaştırmak ve dilin gelişimini düzgün bir eksen içerisinde yürütmesini sağlamaktı. Herkesin yöneticiler gibi konuşmasını istemesindendi. Bunu yaparken dilin o özgür ve özgün yapısını: Sanat ile, bilim ile ilerlemesini istediğinden eğitim politikalarınıda ulusal bir eksende izleterek, toplumun geneline ulaşmak adına, kendisi bizzat yürütmüştür. Bunu yaparak ilk öğretmen ünvanını eline almıştır!

Buradan yola çıkarak iyi bir dile sahip olmak istiyor ve başka dillerede hakim olmak istiyorsanız öncelikle kendi dilinizin yapısını iyi kavramalısınız. Yıllardır bize öğretilen ve bizim göz ardı ettiğimiz edatlar, tümleçler, yüklemler, büyük ünlü, küçük ünlü uyumu bu yüzdendir.

İdeolojik kisvemizden sıyrılarak dilimizin boyundurğu altına girmeliyiz. İyi kavramalı ve içerisine iyi nüfuz etmeliyiz. Başka dillere ancak bu şekilde açılabilir ve hüküm edebiliriz. Yoksa aksi takdirde sömürü milleti olur çıkarız!

Toplumun her kesiminde diline hakim bireyler oluşturduğumuz takdirde, başka dilleride öğrenebilir, ve onların boyunduruğu altına girmek yerine, biz onları boyunduruğumuz altına alırız.

İşte bu yüzdendirki özgürlük dile hakimiyetle başlar. Aslında Shaw' da, M.K. Atatürk'te dilin iyi öğrenilmesi konusunda bunu savunuyor. Bu yüzden bizimde dediğimiz

Başka dilin dilencisi olacağına, kendi dilinin öğrencisi ol.
.. buna bağlı olarak anlatımımızın temelinde olan, dilin iyi bilinmesi gerektiğini, ve özünün iyi öğrenilmesini gerektiğini savunuyoruz. Çünkü özgürlük fikirde başlar, dilde şahlanır, bilim ile, sanat ile yol alır.


LiberterKedi

Hiç yorum yok: