11 Aralık 2008 Perşembe

İn(s)an'ın Yitirilişinin Sebepleri Üzerine...

..bir çiçeğin kırılmasıyla aynı etkiyi verir, insanın kalbinin zedelenmesi.


Hayatımda kafamı dışarı çıkarıp baktığımda herkes birşeylerin mücadelesi içerisinde. Sürekli bağırış, çağırış, uzaktan kin dolu süzmeler(Argo'da bir kişiyi dikizlemek anlamında) e dahası. buna kaynaklık eden nefret, kin, gaye nedir bilmiyorum. Ama bir gerçek ar ki insan hiç tanımadığı birisi hakkında bile konuşacak yapıda. Bu işte acı olanı. Belli ki hümaniteden öğrenemediklerime bağlı olarak, sürdüğüm bu trajediyi bu denli biz şiddetli, sancılı ve acı çekerek yaşıyorduk.

Neden mi?

...çünkü ilk doğduğumuzda bizler insan olarak doğarız. Çünkü ağlarız, düşünürüz nereye geldik diye. Ama zamanla insan ne olduğunun farkında olmaktan uzaklaşıp, yoksun bir halde bireysel bencilliği için saaşıyor. Ekolojisinin bu denli kötü bir geleneği olan bir bebek dünyaya ne kadar saf gelsede, umutları kırıldıkça, bir çiçek gibi solduruyor hayallerini.

Yanlış mı?

İncilerin kağıt üzerinde oluşturduğu nemli ortamda kalan bir bireyi düşünün. Gözlerinden süzülüp gelen hisler belki de karmaşıklığı ile dillendirmeye çalıştıklarında gizli. Herşey doğal olsa da, insan farklı olduğu için yaşıyor. Düşünebilme yetisine sahip tek arlık. Ama biz ne yapıyoruz:

Düşünüyor muyuz savaşları, aç kalan çocukları, yetimhanelerde şiddetle yönettiğimiz bireylerden nasıl sağlıklı vatandaşlar olabileceğini. At, arat silah mantığıyla nasıl bir aydın toplum yapısı oluşturabiliriz ki. Bizler bilinçli olarak yaptığımız işlerin ne gibi sonuçlar doğuracağının yargılamasını yapıyormuyuz.

Tabi ki YOK.

Bizim bu günkü ideolojimiz ne. EZMEK. Karşımızdakinin açığını yakaladığımız gibi, iki elimizle yakalarına tutunup, üzerine asılmak. Asılıp ardından da onu parçalamak. Tıpkı bir kaplan gibi.

Bazı hayanlar vardır aç olduklarında sadece saldırırken, bazı hayanlar vardır ki kızdıklarında ya da hakimiyet bölgelerine girdiğinizde size saldırır. Peki soruyorum: Bu her daim size, bize, onlara saldıranlar nasıl bir varlık. Nasıl bir yapıya sahipler, acaba onları ekolojisinde farklı bir biyolojik canlı sınıfına koyan etmenler böyle insanları kırıp, ezmeğe meyilli insanlar içinde geçerlimidir soruyorum?

Günümüzü çıkartarak yaşamanın, ne gibi çıkarımını göreceğiz. Pragmatik bir kazanımı varsa nedir?

Kaybettiklerimize üzülmemek adına girdiğimiz bu postun altındaki dünyamız, ne kadar da erensel bir hal almış, ne mutlu bize.

Kişisel İleti: İşte bu yüzden umutsuzum Aydan Atlayan Kedi ablam. :'(

Çünkü hala;

*Savaşlar, çocukların cinsel taciz edenler,(Aslında başka bir ifade kullanırımda edebimi bozmak istemiyorum), kadına şiddet uygulayan egosu delik deşik bireyler, ereksiyona uğrar gibi işçisini ezen patronlar, açlıkla boğuşan insanlar ariken ekmeğini çöpe atanlar ve benzeri bir çok olgu mecutken, nasıl bunları toplumdan temizleyeceğiz. Toplumda bu kadar önyargılı, ne olduğunu bilmeyen birey mecutken?

Soruyorum.

Fikrim ise evrimini tamamlayamıyan tek canlıdır. İnsanın böyle olmasındaki temel sebep, geri bırakıldığı düşüncelerini oluşturamama özgürlüğüdür. Özgürlüğü her kısıtlanmış birey, şiddete, baskıya, kine, nefrete, ezmeye, hor görmeye ve dahasına eğimlidir!

Bu yüzdendir ki bir bireyi kısıtlamak onun için yararlı gibi görünsede, temelde daha derin sorunlar ortaya çıkartabilir.

LiberterKedi

Hiç yorum yok: