3 Haziran 2010 Perşembe

ilişkiler



ölümün kokusu dolaşıyor sokaklarda...

kan akıyor ağızlardan. yerlere kilim gibi yayılmış insanlık kendini ezmekte. tanrının ayakları gibi itilmiş dünyaya, sürünüyor. elma lanet olsun sana. neden bu kaosa sebep oldun. çocukların günahı neydi. insanın  hazzına köleleşmesi.ağlıyorum, bize miras bırakılan dünyaya sahip çıkamadığımızdan dolayı. hep bunu yapmıyormuyuz. hep hata, hep ağlama. ya eylem adına, düzeltmek adına ne yapıyoruz. kolay. "ÖLDÜRÜYORUZ."

ismine toplum denilen oluşum... 

içerisinde yaşamamız ve ahlaki değerlerine boyun eğmemiz öğretilen örgüt: çürümenin en uç noktasında(!) o kadar umutsuz ki, sanal bir aktivizm mevcut. fakat gerçeklikte? korku, herşeye engel. herkes, herşeye isyan halinde, ama ses yok. neden bu statik hal bilinmez. bas bas bağıran insanlık, ölmüş. ağıdını kendisi duymayan zombiler: sokakları çevrelemiş ve fütursuzca dolaşmakta. yaşasın günü yaşama dangalaklığı. yaşasın yarattıklarıma tapınma bağımlılığımız. herşeye tapınma, sorgusuz, tahakküm etmeyi ruhlarımıza prangalamış. kokuyoruz, klonel bir hale bürünerek.

uyku süresince....

yatamıyoruz. uykusuzluk. görüpte seslendirmediklerimiz. gözaltı torbalarımızda birikmiş. yüzümüze çullanıyor her gündoğumunda. giyindiğimiz kostümlerimiz, birbirimizin imitasyonu. yapay ve yansımayız. kin, nefret, katliam, kavga, dinlemeden yargılama, ukalalık, trans halindeki insanlık: bu cinnet değilde ne(!) 

tedavi etmek gerekiyor bu toplumu.... 

ya da kundaklamak gerekiyor. bireyi kurtarabilmek adına. insanlık kötü bir epidemi halinde. salınmış dolaşıyor gölge gibi. ölümün karanlığı gömülmüş içine suskun. izliyor. gülerek, cipsini ve kolasını tüketiyor. ekran olmuş dünya, dünya olmuş ekran. obezleşmiş insanlar. estetik maymunlar, kıllarını traş etmiş, sokakları arşınlıyorlar. emeksizce, tüketerek. yoksunluk, yoksuzlaştırılmış insanlığın aynası. ama görebilene.

hayat-i memnu....

sessizlik. parçalanmışlık. uzadısıya, dallandırılmış hayat. dini bütün bir gecenin bızırındaki meni. kaygan ve içeri doğru kuyruk sallayarak ilerlemekte. ıslak ve karanlık. upuzun bir yol. gebe insalık.neye(!) televizyona, internete. tüketim metası haline gelmiş herşey. kapitalizmce fahişeleşmiş hisler. giyindiğimiz kişiliklerimiz bizim değil. suskun ve yorgun, kırış kırış hayaller pazarlanmakta. 

kendi hayatımızın kiracılarıyız... 

ikiye, üçe, dörde, bilmem kaç sınıfa kümelenmişiz. içerisi dolu, hep aynı kümeler. kendimizin üzerinde gidip geliyoruz. tecavüz ediyoruz gün boyu inandığımızı koruma sanrısıyla, kendimize. bacak aralığı, kurba kişnemesi melodimizle, doğamızı tüketiyoruz. ölüm dışarda.

ben size mecaz yapmıyoruz. gerçek ve dışarıyı yansıtıyorum. erk'e bağlı olmak günü yaşamaktır. geleceğin mirastır. unutma. topukları üzerinde bale yapan fil. insan.

2 yorum:

beenmaya dedi ki...

suç arıyor herkes, suçlu arıyor. taşın altındaki el kimin diye soruyor birbirine. oysa o taşın altındaki el hepimizin değil mi...

Unknown dedi ki...

kesinlikle hepimizin. kendimizin trajedisi bu. korkunç ve ürpertici bir hal almış. inadına uyuyoruz.