8 Mart 2009 Pazar

Kadınlarımız

Kadınlarımız beyaz bir güvercin olan kadınlarımız, Alfred de Musset’ in bir şiirinde dediği gibi:

Bir tüyden daha hafif ne vardır?
Toz
Tozdan daha hafif?
Rüzgar
Rüzgardan daha hafif
Kadın
Kadından daha hafif?
Hiçbir şey!

Kadınlarımız bir kitap ayracı gibidir. Yaşam içerisinde sürekli gözardı edilse de, onlar hayatın neresinde olduğumuzu hatırlatandır bizlere. Aynı kitap ayraçları gibi. Bir başlangıcımızda, bir hayatımızın ortasında, bir de sonunda yer alsalar da, gözden kaçırmamamız gereken her daim yanımızda olmalarıdır. Dünya' nın her alanında özgürlüklerini, emeklerini, barışın sürekliliğini, üretimin her an devamınının sağlanması için hep varlardı kadınlarımız.

Fabrikalarda, evlerde, tarlalarda, sokaklarda ve benzeri her yerde… Onlar haklarını savunduklarında hep ataerkil toplumun hiddetine, şiddetine, baskısına ve zülmune maruz kalmıştır, tıpkı tarihin son 5000 yılı oldukları gibi…

Fakat güne düşen hatıralara istinaden, kadınlarımızın bu makus talihinin hatırlanması maalesef 8 Mart 1857 yılında gerçekleşmiştir. ABD' nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları istemiyle greve başlamasıyla gündeme gelmiştir. Bu olayda polis, işçilere çok sert şekilde tepki göstermiş ve işçileri fabrikaya kilitlemistir. Bunun ardından fabrikada çıkan yangında işçilerin, fabrika önüne kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda, çoğu kadın 129 işçi can vermiştir. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katılmıştı o tarihlerde. Bu olay uzun yıllar tarih sayfalarının arasında kaldı. Zaman geçtikçe, 26 Ağustos 1910 tarihinde, Danimarka' nın Kopenhag kentinde düzenlenen 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında, Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart' ın "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanması önerisini getirdi. Önerinin oy birliği ile kabul edilmesiyle her yıl 8 Mart' a tekabul eden gün "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde dünya kadınlar gününün kutlanması yasaklandı. Takvim yaprakları 1960' lı yılların sonunu gösterdiğinde ise, dünya kadınlar günü Amerika Birleşik Devletleri' nde de kutlanmaya başlandı. Böylelikle dünya konjoktüründe bu özel gün daha güçlü bir şekilde gündeme alındı. Bunun üzerine BM genel kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde asıl olarak 8 Mart’ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Ülkemizde ise Dünya Kadınlar Günü, ilk olarak 1921 yılı içerisinde "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmıştır. Fakat ülkemizde gerçekleşen 80 sonrası darbeler ile kadının emeğinin anıldığı bu gününde, kadının anılması yasaklandı. Daha sonar 1984 yılı sonrasında “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” değil de, "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmaya devam edildi.

Kısa bir tarihsel bakış ile kadın(lar)ın günü böyle anılmaya başlandı. Aslında yukarıda da gördüğünüz üzere dünya kadınlar günü değil de, dünya emekçi kadınlar günüdür. Bunun amacı nedir sizce?

Fikrimce bugün içinde, halk üzerinde sevgililer günü gibi, bir hava yaratılmak istenmesidir. O yüzden daha önce de bahsettiğimiz üzere, Dünya Kadınlar Gününün temelinde 1857 ayaklanmaları ve kadının insane haklarının ezilmişliğine olan isyanı vardır. Bu sebeple bu olay bir kutlama olarak değil, kadının haklarını aramaya devam ettiği bir gün olarak anılmaya devam edilmelidir.

Kadının hakları sadece işyerlerinde değil :

•Aile içi şiddetin yaşandığı evlerde,

•Trafikte cinsiyet ayrımına bağlı olarak , sürekli tacizlere maruz kaldıklarında,

•Okutulmadıkları için kendilerini eksik yaratıklarmış gibi görenlerin baskılarına karşı,

•Seçme ve seçilme haklarını ellerinden alanlara karşı,

•Hamilelelik döneminde doktor yüzü göremediği için ölen kadınların çektiklerine karşı,

•Berdel, başlık parası, töre ve namus cinayetleri gibi psikolojik baskılara maruz kalarak hayatlarına son veren ve verilen kadınlarımızın, daha fazla baskıya ve zülme maruz kalmamaları için her zaman savunulmalıdır.

Sonuç olarak bu coğrafya ve dünyanın her yerinde kadın emeği ucuz, güvencesiz , sosyal güvenlikten yoksun bir şekilde görmezlikten gelinse de , emeği ucuz gören bu istihdam politikaları değişmese de, güvenceli çalışma , eşit koşullarda istihdam , iş güvenliği sağlanmasa da, çalışma hayatındaki güvencesiz ve sağlıksız koşullarda çalışan dünya kadınlarının toplam oranı %71' e ulaşan kadınlar sosyal güvenlik kapsamına alınması göz ardı edilmemelidir. Kadınlar hiçbir zaman kitap ayraçları gibi tek sefer kullanılıp, bir kenara atılmamalıdır hayat sürecinde…

Toplumsal yaşamın içinde kadın – erkek eşittir.

Bu eşitlik tüm alanlarda aynı olmalıdır. Kısacası kadınlarımız her zaman tarih sayfaları içerisinde vardı. Ve unutulmamalıdır ki :

•5 Ekim 1789 Fransa' da ekmek ayaklanması küçük bir kız tarafından davul çalarak başlatıldı. Sayıları artan büyük bir kadın kalabalığını peşinden sürükledi

•25 Şubat 1793’ de işçiler dükkânları bastı. Aralarında çok sayıda kadın vardı. Özellikle de sabun fiyatlarından şikâyet eden çamaşırcı kadınlar.

•15 Eylül 1845 çalışma haftasının 6 güne, çalışma gününün 10 saate indirme talebiyle Batı Pensilvanya' daki iplik fabrikasında çalışan 1500 kadın işçi greve çıktı.

•1874 de Krengel Mskaya fabrikasında kadınlar aktif rol oynadılar.

•1889 Londra da May ve Briant için çalışan 700 kibritçi kadın işçi niteliksiz işçiler arasında sendikalaşmayı başlatan bir kıvılcım oldu.

•1888–1889 yıllarında sendikalara binlerce kadın katıldı.

•1895 de Clara Zetkin SPD’nin ulusal sekreterliğine seçildi.

•18 Mart 1901' de 29 bin 359 kadının imzası bulunan dilekçe Avam kamarasına verildi.

•1905'de Rusya' da; Moskova, Petersburg, Minsk, Yamta, Saratov, Vilna ve Odessa' da ilk kez kadın hakları mitingleri düzenlendi.

•1908' de Almanya' nın tümünde kadınların siyasi partilere üye olmasını kabul edildi.

•Aralık 1908' de Birinci Tüm Rusya Kadın Kongresi toplandı.

•1910' da Kopenhag' da İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Kongresi toplandı. Bu kongrede Clara Zetkin 8 Mart’ın Uluslararası Kadınlar günü olarak benimsenmesini önerdi.

•1911 yazında İngiltere' de 21 fabrikasında 15 bin örgütsüz kadın işçi greve gitti. 18 fabrikada örgütlenme hakkını kazandılar.

•1913 yazında Rusya' da, Palia tekstil fabrikasında çoğu kadın 2000 işçi, ücret artışı, ücretli hamilelik izni, çamaşırhane gibi taleplerle greve çıktılar.

•Mart 1915' de Clara Zetkin ve Rosa Lüksemburg Bern’de savaşa karşı "Uluslararası Kadın Konferansını"düzenledi.

•1917' de Ekim Devrimi Petrograt' lı kadın işçiler tarafından başlatıldı.

•1928' de İngiltere' de kadınlar da erkekler gibi 21 yaşında oy hakkı elde ettiler.

•5 Aralık 1930 Anayasa değişikliği ile kadınlara yerel ve genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanındı.

•6 Mart 1971' de İngiltere' de Uluslararası kadınlar günü kutlandı. Talepleri, eşit ücret, eğitim ve iş olanağı, serbest doğum kontrolü, kürtaj ve 24 saat kreşti.

•1981' de Amerika’da kürtajı cinayetle bir tutan yasa tasarısı kabul edildi.

•27 Mayıs 1983 Türkiye' de kürtaj yasallaştı ancak evli kadınlar kürtaj olabilmek için kocalarından izin almak zorundaydılar.

•17 Mayıs 1987 İstanbul' da 2 binden fazla kadın, dayağa karşı kampanya kapsamında bir yürüyüş düzenledi.

Sonuç olarak kadınlarımız tarih yapraklarının her diliminde vardı, onların olmadığı bir dünya üretimden, emekten, başarıdan, sevgiden, aşktan, romantizmden, mücadeleden, direnişten, özgürlükten ve barıştan yoksun olacaktır. Bu yüzden tüm dünya emekçi kadınlarımızın Emekçi Kadınlar Gününde değil her zaman hatırlamamız gerektiğini tekrardan vurguluyor ve tüm kadınlarımızın dünya emekçi kadınlar gününü üzüntü ve sevinç ile anıyorum…

Kaynak: YaziYaz Dergi'deki eski yazımdan...

1 yorum:

serencam dedi ki...

Liberter kadın olmak hem çok güzel hem çok zor..

Hal hatır sormaya geldim iyisindir umarım ..