22 Temmuz 2010 Perşembe

tango' yla ölmek

hayatın kusmuğu olmuş insanlar, toplum tarafından dışlanır. aslında bunun daha doğru ifadesi şu şekildedir: toplum onları dışladığı sanrısında olsa da onlar onun kokuşmuşluğundan kaçmaktadır. toplum aslında, onların peristaltik hareketleriyle reddettiği çürümüş bir yapıdır.

daha açıklayıcı olması açısından. yaşamımdan bir kesit. bir intihar monologu:

kısa namlulu bir altıpatlar elimde. parmaklarım ile gövdesini doladım. ona sarılmış dünya da ne kadar yalnız olduğumu düşünüyorum. bu yalnızlık aslında benim içsel çatışmalarımdan dolayı kaynaklanıyor. kendimi toplumdan sakınıyorum. neyse, diğer yandan havada tuttuğum silahım ile dairler çiziyorum. yaşamımdaki kısır döngüleri andırıyor bu daireler. merkezinde ben varım. dairelerin ortasına doğru, tabancamın içerisinden ölümün rengi süzülüyor. diş diş göz kırpıyor mermiler. belki de birazdan 26 yıldır gövdemin üzerinde taşıdığım kelleme batacaklar. bilmiyorum. 

sanrıım ciddiyim. 
kendimi öldürmeliyim.



sürekli kabus görüyorum. kan - ter içerisinde irkilerek uyanıyorum. bütün bedenimi saran derim üzerimde gevşemiş halde. vıcık vıcık. havada sıtmanın sıcaklığı var. az ileride elinde çapasıyla, sarı dişleriyle azrail sırıtıyor. elimde onun için hazırladığım rüşvetimi sıkı sıkıya sarmışım. düşlerimi enjekte ediyorum onlara. onu da acıtması umuduyla... ona hediye edeceğim. düşlerim beynimde canlandırdıklarım olsada. beynim kabusları şahlandırıyorlar, hayatımın tam ortasında...

ardından zelzeleler gerçekleşiyor topuk darbeleriyle...
bir son bu.

ve sarı sarı dumanlar yükseliyor. kerberosun havlamasını duyuyorum. garip. yalnız dolaşırken hep izlediğini sanan ben şimdi korkmuyorum. neden?

söyle bana...

hiç birşey yoksa; neden düşüncelerim dişliyor zihnimi. ölüm irin irin apseler oluşturuyor hislerimde. düşüncelerime akıp, düşlerimle el ele dişliyor zihnimi hayatım. korkuyorum böyle olunca. ama yine de inatçıyım. belirsizlikle azrailin yanına gidiyorum. yürüdükçe, adım attıkça eksiliyorum. tel tel dökülüyor mutlu anılarım. ayaklarıma dolanan yaşamımdan haz alamıyorum. priapos' un ordusu hem cinslerimin düşünceleri çok yabancı. kibele zamanlarını özlüyorum. yükselerek düşen modernist bir yaşam....bana göre değil sanırım. herşey ötekileşiyor. ben yoruldum. hayatı tek düze algılıyorum.

sarı...
sarı... 

ölümün rengidir sarı. her şey sarı. sıcak bir sıtma atmosferi. sarı sarı üstüme yığılan hayatın bana anlattığını, ancak şimdi kavrayabiliyorum. çünkü üzerime anılarımla sarı sarı öksürüyor zaman. bunalmışlık ve sıkıntı doluyor boynuma. ardından beline ellerimi doluyor ölüm. meme uçlarıyla narkoz etkisi yaratıyor tenimde. uykuya dalıyorum. astral bir seyahat bu. topuklarımdan düştüğümü, bedenimin soğumasından anlıyorum. haz aldıkça soğuyorum. sanırım gerçekleşen ne biliyorum. tanımlayamasamda. biliyorum. ve korkmuyorum. bu dansı bitirmek olsa gerek. 

sonu geldi.
tango ile hayatı sonlandırıyorum. 
elveda...

...kusulan yaşam prototipi.
ölüm.
güle güle.

Hiç yorum yok: