5 Kasım 2011 Cumartesi

kusma anıları...

her yerde umut....

boynumun içerisinde yuttuğum melek gıcık yapıyor.
al sana hayat kusuyorum onu...



insanı önce aynıyız diyerek kandırırlar. ufak bir tebessüm ile endorfin verirler bünyesine. herşey umut ve mutluluk dolar. hayat pembe ve gerçeklikte çırpınan bir balığa döner. yaşamınızdan dişleriyle parçalarınızı alırlar. hayallerinizi, sizin gözünüzden kendi olmak isteyipte olamadıklarını olmaya çalışırlar... 

olurlar. ama giderler. 
suç sizindir. 

umut fakirin eroinidir. insan hayatındaki en kötü eylemdir umut...
otuzbeşin altında kırkbeş olmak...

yüreğinin her bir milimetrekaresinin buruşması... tarif edilebilen bir hastalık olarak görülse de gerçek budur. mutsuzluğun soyut bir kavram olduğunu dayatanların yaptığıdır bu. mutsuzluk varlığın ayak izleridir. gerçeğin ulaşılabilirliğinin ta kendisidir. 



kendisini aldatan bir insanlık profiliyle, maskelere bürünüyor insanlık. git gellerinde kaybettiklerinin farkında olmadan aşağıya iniyor....

indikçe küçülüyor ve aynılaşıyor. zaman hiç bu kadar imitasyonel olmamıştı. 

ezelden beri kaybettiklerimize ağıt olsa, yürek dayanır mı?

we take a break


Hiç yorum yok: