25 Temmuz 2012 Çarşamba

damla


özlem - e ... 
....kişi kala...

anne-m

saçının parıltısına 
şafak söktüğüm annem.
bir dokunuşuyla 
kuruyan hayallerimi 
şahlandıran seni
dilime kesiyorum 
isminin heceleriyle.

bu kuruyan çölün ortasında
bir umut eser...
kuruyan yaprak
ardından gökten düşen,
bir çift damla gözyaşı.
yeşeren tohum
çatlamış toprağın kalbi-ni yarıp,
güzün ayazına inat
kurşun dökerek 
toprağın uterusunda 
çoğalır...
bir arının iğnesiyle yayılır.
kabzası ağaçtan olan 
toprağın üzerine dikilen,
rengarenk çiçekli gelin ağaçların üzerinde,
kurşunu yeşeren tohumlar ile...
saplanır hayallerle toprağa yeniden.
beklenen bin yıllık sevda...
susar priapos.
hafif bir tüberkülozun ardından,
durur mu kurşun kabzasında
gözden fırlar göz yaşı,
yanakları yalar da süzülür.
kısa mesafeli,
uzun düşünceli bir maratondur bu.
içinde neler neler yeşeriyor.
esme rüzgar,
gürleme sema...

bırakan, bıraktıklarıyla anılmaz.
sinemizi dolayan yorgunlukla baş başa,
bir ölüm uykusunda,
abdest alırda gideriz.

....

tohum güneşin rengine 
kurşun dökerek büyür
döl, 
anaların rahmine saplanarak 
büyüyor,
ve biz dünyada,
kalarak piçleşiyoruz.
tıpkı kağıttan gövdesi kıvrılmış gemiler gibi,
dik başlayıp,
eğri biten bir sefer gibi olan 
hayatlarımızda olduğu 
gibi.
...
..
.

Hiç yorum yok: